Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eylem U.K.

Ey Tanrım biraz günışığı ver bana, biraz yağmur! Bir adam gördüm içindeki canavarı bağlamış ardı sıra sürüklüyordu. Yanına gittim, "Amca," dedim. Duymadı. Daha yüksek sesle seslendim, "Amca nereye götürüyorsun bu vahşi yaratığı?" Dedi, "Evlat, çok öfkelendi. Masalcıya götürüyorum, biraz hikaye anlatsın, dinsin. Uyutmuyor geceleri..." Ağzım açık arkadan bakakaldım ve ne mutlu dedim, ne mutlu içinde ki canavarı görebilene, ilacını bilene ne mutlu...
Reklam
"Hani bazen canın çeker, koca bakraç yoğurt alıp eve gidersin, üzeri hafif sararmış şöyle kaymaklı olanından. Ne gözünü ayırabilirsin ne de kaşığını uzak tutabilirsin. Başlarsın iştahla yemeye. Hakkını da verirsin. Kaşıklarsın ama bir kısmı kalır öyle. Dolaba koyarsın bozulmasın diye. Bilirsin ki o yoğurt iki güne ekşiyecek ve salacak kendini. Sonra onu bitirmek için yanına iyi giden yemeği yapar, yine aynı iştahla yersin. Bitmez yine de. Kalanını çırpıp ayran yaparsın. Canın istemediği halde ayrana ne yakışır deyip akşama onu pişirir yanına bırakırsın. Anca öyle biter. Aşk da öyledir; görürsün, vurulursun, ne yapar eder alırsın ama fazla gelir. Bozulmasın diye elinden, dilinden ne gelirse, o ne seviyorsa onu yaparsın. Mayası iyiyse dolaba koymadan dört güne dayanan bile olur ama eninde sonunda ayranı içirir sana."
Her mutsuz aile birbirine benzer ama her mutlu ailenin kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
...zira ıstırap çeken ve gözyaşı döken bir insan, en büyük teselliyi, adına bencillik deyin ama hakikat budur, başkalarının ıstırabını, başkalarının döktüğü gözyaşlarını seyretmekte bulur.
Bu korkunç musibetin kime isnat edileceğini kimseler bilmiyordu; zira insan her türlü musibeti başkasının hesabına, mutluluğuysa kendi hesabına yazar. İnsan şu hayatta öylesine kötü günlerle, öylesine uğursuz zamanlarla sınanır ki, kime lanet okuyacağını bile bilemeyip göğe doğru haykırır. İnsanlar kadere kötü günlerde inanırlar.
Reklam
"Ne erkek, ne kadın! Bu memlekette insan olmak zor. Göreceksin bak, sonunda bir delinin eline geçecek bu memleket, o da kendi kabahatlerini, pisliklerini örtmek için çatır çatır yakacak bu toprakları. Ülkeyi ateşe atacaklar. Bir tarafta Sultan bir tarafta vatanperverler bu memleketin üstünde ter ter tepinecekler. Hepsi bir tarafından çekecek. Ama asıl çileyi bu milletin insanları çekecek. Herkes vatanını milletini sevdiğini sanıyor ama yanılıyor. Çünkü milliyetçilik hiçbir şeyi olmayanın 'Bari gururum ve nefretim olsun,' demesidir. 'Ve içinde yer alacağım bir kalabalığım.' Bir başkasını, ötekini, senden olmayanı istemeden, herkese hak ve hürriyet tanımadan olmaz bu işler. Olsa da böyle olur işte."
Sayfa 186Kitabı okudu
"İnsanın bir hayatı olur. Onu yaşar ve ölür. Ama biliyor musun, o bir hayatın geçmişi anlatmakla bitmez. İnsan bugünden çok geçmişinde yaşar. Çünkü hep geçmişi düşünür."
Sayfa 185Kitabı okudu
"Çünkü hayat yaşandığı kadar var. Gerisi ya hafızalardaki hatıra ya da hayallerdeki ümit."
Çaresize kimse bir damla çare vermez. Herkes iktidarı ve gücü sever. Herkes güce tapar. Güçlü olan kazanır. Oysa insan en güçsüz. Dalgalar sürükler, rüzgar savurur, sel batırır deprem yerin dibine geçirir, yangın yakar, kül eder. Bir hastalık ya da kahır musallat olur da kendinizi teneşirde buluverirsiniz. İnsan en güçsüz ama onun elinden çıkan her şey en güçlü. Demir keser, balta parçalar, ip boğar, bıçak deler, zehir zehirler, barut yerle bir eder. İnsan nasıl kendi elinden çıkma şeyler karşısında en zayıf oldu ki böyle?
Sayfa 100Kitabı okudu
İnsan bir başkasının hikâyesini dinleyerek kendisinden uzaklaşır. Ya da yakınlaşır. İnsandan insana değişir bu durum. Başkasını anlayarak ya kendinizi bilmiş olursunuz ya da kendinize karşı kör kalırsınız. Çünkü görmeniz gereken kusurlarınızdır. Kimse kusurlarını görmek istemez. Göremez de zaten. Bu kıçınızdaki çıbana bakmak istemek gibi bir şeydir. Ama orada sızlayan ve canınızı yakan, sizin içinizden çıkan bir şey vardır. İnsanın kendisi, kendisine bilinmezdir. İnsan en çok kendisini tanımaz. Ötekine bakmaktan kendisini görmez, anlamaz.
Reklam
"Kadın bu cemiyette en zayıf olan. Etrafını ısıtır, ışık saçar ama ne esen yele dayanıklıdır ne üzerine kapanan güce ne de ışığını söndüren bir damla suya. Erkek gibi olmak ister ama tabiat buna izin vermez...."
Bazılarının gücü her şeye yeter. Bazılarımızın hiçbir şeye. Kaderimizin kurallarından birisidir bu.
Tanıdığım bütün anneleri anlatmış sanki....
“Annem babamdan gök gürültüsünden korktuğundan daha çok korkardı. Hayatınız boyunca korkarak yaşamak nasıl bir şeydir bilir misiniz? İşte böyle yaşamak insanı annem gibi yapar... Ürkek, tedirgin, karar vermekte güçlük çeken, çaresiz, mutsuz ve hepsinin neticesinde fevri, bir tür sinir hastası, asabiyetten mustarip, Fransızların söylediği usulde tanımlayacak olursak, manyak! Sizi hayatta bu duruma tek bir şey getirebilir: Bir koca ve evlilik hayatı.”
Nasıl oluyor da, kolsuz ve bacaksız doğan insanlardan faydalanmayı akıllarından bile geçirmeyen dürüst ve duyarlı kişiler, düşük bir zeka düzeyiyle doğanları istismar etmekte bir mahsur görmezler?
394 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.