kızıma, torunuma mektup…
Benim güzel çiçeğim;
Şu hayatta VAR olabilmek için DEĞİŞİK bir görünüme değil, değişik fikirlere sahip olman gerek…
GÜZEL görünebilmek için herkesin dayatmaya çalıştığı ve üstelik gittikçe çirkinleşen DİŞİ hatlarını sergileyerek kazanılan bir görünüm adına vücudunu geliştirmen değil; kültürünü, ilmini geliştirmen gerek…
BEĞENİ almak için sahte dudaklara, plastik bir bebeği andıran şakaklara değil, KESKİN BİR ZEKAYA, entelektüel bir birikime ihtiyacın var.
Sana baksınlar istiyorsan; GÖZLERİNİ değil, SÖZLERİNİ ön plana çıkarmalısın.
BAŞDÖNDÜRÜCÜ olmak için HACİMLİ saçlara değil, HACİMLİ kelime hazinesine ihtiyacın var.
GÜZELLİK yıkanınca giden boyalarla değil, yıkasan da gitmeyecek olan NEZAKET VE LETAFETLE eşdeğerdir.
Sen tüm bu sahte görünümlerin hiçbirisine ihtiyaç duymayacak kadar özel, güzel ve kıymetlisin!
(ŞUNU DA İLAVE EDELİM:)
Sen Rabb’inin biricik kulu, Rasulünün çok sevdiği ümmetisin…
Seni çok seviyorum!
Merve Gülcemal
"Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!"
"Peki sen ne görüyorsun bakalım?"
"İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan."
Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru!
Biraz zaman kazanınca, serbest zamanını arttırmak için daha fazla uğraşıyor insan.Canlanıyor. Hayattaki mecburiyetlerden kurtulma duygusu yaşadıkça, dolu dolu yaşama isteği artıyor.