Telefon çaldı. titrek bir ses. "Mesai arkadaşınızın babası vefat etti az önce. Kendisine uygun bir dille açıklayabilir misiniz. Birşeyler uydurun lütfen, Henüz belirsizlik hakim diyin, şu an hastanede falan diyin birşey söyleyin lütfen".. bir insanın sırtına bundan daha ağır bir yük yüklenebilir mi?.. Nasıl üzülünecegini unuttum, onca hengamenin arasında. aradan 4 koca yıl geçtikten sonra babamın gidişinden.. alışıyor mu insan ? Herşeye alıştığı gibi.. hersey eski haline dönüyor ama hiçbirsey eskisi gibi olmuyor malesef. Doğan Cüceloğlu annesinin vefatından sonra " Allah'ım inşallah babam ölmez ' diyordu ağlamaklı bir sesle..
Allah'ım inşallah annem ölmez . Henüz beni ayakta tutabilecek birşeyim yok. O ân geldiğinde bütün kederimi omzuna pay edeceğim kişi gelmedi henüz. Tek başıma kaldıramam bu yükü Allah'ım .
. Allah'ım inşallah annem ölmez..
Bir mecburiyet sanki, sana olan inancım . bir tutulma bir aldanma belki de . Aşk orucunda sahura senle kalktım, yoktun aç yattım. iftarı senle açtım. Yoktun, aç kaldım.
Hayaline sığınarak dayanmaya çalışıyor kalbim. Hayaline sarılarak yine, kapanıyor gözlerim. Her zamanki gibi..