"Ne diyorsun sen küçük; babanı mı öldüreceksin?"
"Evet yapacağım bunu. Başladım bile. Öldürmek, Buck Jones'un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil! Hayır. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek... Ve bi gün büsbütün ölecek."
Demek sana çiçek gönderdiler ve sen de onu odana koydun üzüldüm doğrusu buna. Odandaki bir eşya olsaydım o çiçekler çıkana kadar bir daha girmezdim o odaya.
Yaşamaya zorlanırken, insanlara tahammül edemediğimi ve kendimden utandığımı düşünürdüm ama şimdi sen bana, benim için katlanılmaz olanın yaşamın kendisi olmadığını gösterdin.
(Sana yeterince sevgi göstermedim diyorsun, daha ne yapabilirdin Milena? Oturmama izin verdin, karşımda oturdun, yanımdaydın. Bundan daha büyük sevgi olabilir mi, bir insan bundan daha fazla onurlandırılabilir mi?)
''Bir intihar olayı okuyunca, insana buz gibi ter döktüren şey, pencerenin demirlerinde asılı duran narin ceset değil, intihardan hemen önce o kalpte olup biten şeydir...''