“Bu hayatta mutlu olmanın yolu beklentiyi düşük tutmaktır. Yoksa kanatlarından vurulmuş kuşa dönersin.” demiş Sabahattin Ali. Ne kanat kaldı ortada ne de kuş.
“Neden ortalığı toplamak hep Aşk’ın başına kalıyor?” diye mırıldandı Venüs.
“Aşkın kendisi çok dağınık, bundan kaynaklanıyor olabilir mi?” diye sordu Eleithyia o tatlı, masum tebessümüyle.
Çok keyif alarak ve sorgulayarak okuduğum bir kitap oldu. “Delilik” ve “normallik” kavramlarını sorgulattı bana. İntihar edip bu girişiminde başarılı olamayan fakat aldığı ilaçlar yüzünden kalbinde oluşan hasardan dolayı hemen hemen bir hafta kadar ömrünün kaldığını öğrenen Veronika bir akıl hastanesine yatırılıyor ve ömrünün son günlerini orda geçiriyor. Toplum tabiriyle “deliler”in arasında kalıyor ve delilik ve normallik kavramlarını sorgulamaya başlıyor. Bir yandan da ömrünün son günlerini yaşarken kendini kısıtladığı toplumdan dışlanmamak herkesi mutlu etmek adına
düşünmeye bile cesaret edemediği ne varsa yapmaya çalışıyor. Ve asıl delilerin dışarıdaki normal insanlar olduğuna inanmaya başlıyor.
Sahiden gerçekten ya gerçek deliler biz isek de normal olan onlarsa?