Aslında o kadar önemli biri olmadığımız ortaya çıktığında neden üzülüyoruz ki? Bunu temel bir aydınlanma hali olarak ele alabilsek daha iyi olmaz mı? İnanmak dediğimiz şey sonuçta insanın içinde başlattığı bir eylemdir. Ve güzelliğe, aşka inanmak kadar ayrılığa da inanmak, hazır olmak gerekir. Yani her güzelliğin sonunda bir kopuş, ayrılık pusuda bekler. Madem öyle, başımıza gelen bu gibi tatsızlıklara bizi kendi bilinmeyenlerimizle yüzleştiren hayırlı felaketler gözüyle bakmamız gerekmez mi?
“Bir kitaba nasıl bağlanırsınız?” diye sorsalar, sanırsam hiç düşünmeden Ahmet Ümit’in yazdığı bu muhteşem eseri anlatırdım. Ve bunu yaparken her zamanki gibi başkahramanımız Başkomiser Nevzat ile olayları yaşıyorsunuz. Ayrıca kitabın altında çok derin ve bir o kadar da acı gerçek yatıyor. Sadece elinize kahvenizi alın ve okuyun...
Çok keyifli ve bir o kadar da ders niteliğinde bir kitap.Hatta ara ara insan kitaba tekrar tekrar bakıp Hocanın fikirlerinden yararlanmak istiyor. Özellikle genel kültürünüzü geliştiriyor. Ve benim gibi gezmeyi seven bir insan için el kitap niteliğinde tekrar tekrar okumakta fayda var.
Askerlikte okuduğum için mi yoksa dilinin ağır olmasından mı biraz ağır ilerleyen ama her şeye rağmen Umberto Eco klasiği diyebileceğim bir kitap herkese şimdiden iyi okumalar.
Sıfır SayıUmberto Eco · Doğan Kitap · 20151,109 okunma