Kimlere daha çok içerlediğimi söylemem zor olacak: Bizim hiçbir şey bilmememizi isteyenlere mi, yoksa hiçbir şeyi bilmemeyi bile bize çok görenlere mi?
Eseri, 8 alıntı ile birlikte yaklaşık 90 dakikada okudum. Ve maalesef ki 1000k platformunu kullandığımdan beri, yermek zorunda hissettiğim ikinci eser oldu.
Öncelikle ifade etmeliyim ki eserin başlığında yazan Farabî ismi sizi heveslendirmesin, çünkü eser Farabi’ye ait değil. Kendisine Farabi gölgesinde okuyucu kazanmayı arzulayan bir yazara ait.
Yazar tamamıyla lüzumsuz bir eser ortaya koymuş değil. Lakin eserin ismiyle açtığı alanın %5’ini bile dolduramamış. Felsefe temayüllü atılan başlık, tamamıyla başlıkta kalmış. Ve eser toplumsal bir eleştiri ve kısmen kişisel gelişim ekseninde devam edip sonlanmış.
İçerisinde kısa bölümler şeklinde bazı konular irdelenmeye çalışılsa da genellikle başlıkların altı doldurulamamış ve çoğu konu eksik kalmış. Üstelik yazarın yazım dili de bir hayli zayıf.
‘Unutmamalıyız ki, bilmeliyiz ki, farkında olmalıyız ki...’ gibi ifadeleri bir eserin mütevaziliğine yakıştıramıyorum. Dolayısıyla yazarın yüksekten bakışını ve sıradan bir insanın farkındalığıyla yaşam içinde kolaylıkla elde edebileceği fikirleri yüksekten satmasınıda düşüncenin yanında eserin de değerini düşürdüğünü düşünüyorum.
Umarım, eleştirimiz yapıcı olur ve bu yapıcılıktan yazar ile birlikte bizde nasibimizi alırız.