Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nur Önder

Artık CIA, MOSSAD, BND, ve M16 'nın köleleridirler. Onlara marabalık yapacaklar. Başka türlü batı'da barınamayacaklarını biliyorlar. Maalesef ''Altın Nesil'' dedikleri iyi eğitimli bir kuşak, güya allah rızası için bu şekilde yabancı istihbarat örgütlerinin kapısına avcı köpeği yapılmıştır Bu kölelik en az 20 yıl sürecektir. İşe yaramaz hale geldiklerinde ise sokağa atılacaklardır. Anlamakta zorlandığım husus bu yaşanılanlara rağmen FETÖ'nün hala çözülüp dağılmamasıdır. Yaptıkları ve sebep oldukları ile emperyal casusluğu yüzde yüz tescilli bir manyağın ardına,üstelik Allah ve cennet diyerek takılmaları ve hala aynı duruşta ısrar etmeleri normal bir akıl ile izah edilemiyor. Hayır bunun İslam inancı ile de açıklaması yoktur. Kur'an'da lanetlenen bir ırk yani siyonistlerle kader birliği yapmanın İslami bir izahı olamaz. Yaz tatilimde tesadüfen karşılaşıp sohbet ettiğim hapisten yeni çıkmış FETÖ'cülerde pişmanlık gösteren bir belirtinin zerresini görmedim.
Sayfa 126 - KIRMIZI KEDİ YAYINEVİKitabı okudu
Reklam
Cephede yemek sıkıntısı başgöstermişti. İşgalciler köyleri tarlaları ateşe veriyordu. Geride ot bile bırakmıyorlardı. Askerlerimize sadece buğday kavurması veriliyordu. Bir gece... Mustafa Kemal Duatepe'ye geldi. Kolordu kurmay başkanının hazırlattığı yemeğe oturdular.Yer sofrasında cılız bir tavuk,dört beş dilim ekmekten başka bir şey yoktu. Kurmay başkanına döndü... ''Askere ne verdiniz?'' diye sordu. Hık mık ettiler. ''Buğday kavurması tedarik ettik'' filan diyebildiler. Ayağa kalktı. Tek kelime etmeden,çıktı gitti. Ne tavuğa el süren oldu ne ekmeğe... O gece hepsi aç yattı.
Sayfa 140 - KIRMIZI KEDİKitabı okudu
Belki de bundan böyle seçimlerdeki bütün adaylara şunları sormalıyız: ''Benim için İntihar eder misin?'' ''Bir gün günah işlediğinde farkına varacak ve onun bedelini bu dünyada ve bize ödeyecek misin?'' ''Hayatının herhangi bir anında gerçekten ama gerçekten utandığın oldu mu?'' ''Daha önce hiç, görünürde seni hiç ilgilendirmeyen bir acıyı içinde hissettiğin ve insan gibi ağladığın oldu mu?''
Sayfa 81 - SEL YAYINCILIKKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Derne'deyken emri altında görev yapanlardan biri,filmlere konu olacak kadar maceraperest bir karakterdi. Osman efendi... Asıl adı Stuart Smallwood'du. İngiliz'di. The Daily Chronicle gazetesinin savaş muhabiriydi. Boksördü. Vücudu gemici dövmeleriyle doluydu. ''Üzerinde güneş batmayan imparatorluğuğun''pek çok cep hesine gitmiş,görüntülemiş, haberleştirmişti. Muhtemelen örtülü casus'tu. Ama gördüğü trajediler,şahit olduğu katliamlar, ülkesini ve kendisini sorgulamasına yol açmıştı,öbür tarafa savrulmuştu.Müslüman olmuş, sünnet olmuş,Osman adını alarak Osmanlı ordusuna katılmıştı.Teğmen rütbesiyle ve gönüllü olarak Trablusgarp'a gelmişti.Cesurdu, gözüpekti.İtalyan mevzilerine sızmaya çalışırken şehit düştü.
Sayfa 51 - KIRMIZI KEDİKitabı okudu
Bu sırada tevkifhaneye gelmiş bulunuyorlardı.Macide birdenbire cebindeki mektubu hatırladı.Nefesi tıkanır gibi oldu ve tekrar Bedri'nin koluna sarıldı.İçeri girince hiç beklemedikleri bir haberle karşılaştılar.Kendilerini tanıyan bir gardiyan Bedri'nin yanına sokuldu: ''Ömer beyi göreceksiniz değil mi ? '' dedi.''Kendisi rica etti.Siz
Sayfa 161 - YAPI KREDİ YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Bedrettin
Bedrettin Bazılarının vicdanı tertemiz. Hiç kullanmıyorlar çünkü. Bedrettin.... Beş yaşında Üç yıldır mendil satıyor. İki yaşından beri yani. Anası-babası dilenci organizatörü...Her sabah bırakıyorlar bi yere,aç bilaç,akşama alıyorlar ''kumbara'' Bedrettin'i...O sabah
Sayfa 319 - KIRMIZI KEDİKitabı okudu
Amerikan savaş gemisinin Yunan gemileriyle Samsun'u bombalamaya kalkmasının nedeni, Türk askerlerinin dağlardaki Rum çetelerine karşı başlattığı harekattı. Her zaman olduğu gibi ,ABD eşkıyayı- teröristi değil;teröristten korunmaya çalışan Türkler'i cezalandırıyordu.!...
Sayfa 70 - Ceviz Kabuğu YayınlarıKitabı okudu
Abdullah Gül ve FETÖ
Abdullah Gül siyasetin en vasıflı bukalemunudur.Her kılığa ve görüntüye girer.Ne tavır aldığı ne de riske girdiği görülmüştür.Konjonktür siyasetçisidir. Ancak ajandası sır değildir. Bu işlerin ''Ne Mutlu Türküm Diyene !'' diyerek olmayacağını söyleyen odur. PKK açılımı ya da ihaneti onun eseridir. Necmettin Erbakan'ı ABD ile AB ' ye ''milli '' diye şikayet eden odur. En önemlisi TSK' ya yapılan Ergenekon ve Balyoz gibi operasyonlar onun,''Bir savcı bulun ve harekete geçelim.'' sözüyle başlamıştır. Anayasa'ya göre Başkomutan olmasına rağmen Türk ordusunun iğdiş edilmesi onun dönemindedir. Tayyip Erdoğan'ı daha ilk günden, yani AKP kurulurken bile sevmedi ve hala sevmiyor,ancak bunu gizlemeyi beceriyor. Darbe gecesi FETÖ'nün başarılı olamayacağı görüldüğünde yaptığı açıklamalar dışında bütün hayatı boyunca Fethullah ve cemaati bir kere olsun eleştirmemiştir.
Sayfa 117 - KIRMIZI KEDİKitabı okudu
Amerika Birleşik Devletleri ikinci dünya savaşında Avrupa'dan Afrika'ya Atlantik'ten Pasifik'e kadar yerkürenin her yerinde savaştı,45 general-amiral kaybetti.Türkiye Cumhuriyeti devleti,Necdet Özel döneminde,mermi sıkmadan, 58 general-amiral kaybetti. Necdet Özel döneminde ilaç için bir tane fetocu bile ordudan atılmadı.122 Atatürkçü subayın general-amiral olma hakkı elinden alındı,237 Atatürkçü subay,darbeci casus diye tasfiye edildi. Bir savaş gemisi üç senede inşa ediliyor,buna kumanda edecek subay 15 senede yetişiyor. Necdet Özel döneminde donanma imha edildi. Bir pilot anca 11 senede harbi pilot olabiliyor,senede anca 25 savaş pilotu yetişebiliyor.Necdet Özel döneminde 350 civarında savaş pilotumuz yazıklar olsun dedi,hava kuvvetlerinden istifa etti. Necdet Özel döneminde ''bunlar en başarılı'' denilerek terfi ettirilenlerin,general-amiral yapılanların yüzde 70'i fetocu çıktı! Genelkurmay deniyor... Özelkurmay başkanıydı.
Sayfa 141 - KIRMIZI KEDİKitabı okudu
Arkadaşım Badem Ağacı Sen ağaçların aptalı Ben insanların Seni kandırır havalar Beni sevdalar Bir ılıman hava esmeye görsün Düşünmeden gelecek kara kış...
Sayfa 190 - ALTIN KİTAPLARKitabı okudu
Reklam
Gözlerim duvardaki Selahattin Pınar'ın resmine ilişince doktor,''Gençliğimde onu çok dinlemiştim.Özellikle Kristal Gazinosu'nda.Sahnede sandalyesine oturur,beyaz mendilini çıkarır,dizine serer tamburunu alır sonra başlardı.''Bir bahar akşamı rastladım size...''dedi. Altın konuşmamızı duydu. ''Amcam benim gibi aykırı idi.!'' ''Altın Bey aykırı ne demek?'' ''Hanımefendi insanlar iki gruptur.Biri standart, bazıları buna normal der.Bir de aykırılar.Benim gibi,amcam gibi.Bizim ailede aykırı çoktur.Selahattin Pınar'ın babası Sadık Pınar'da aykırı idi.Denizli milletvekili aynı zamanda üniversitede hoca idi.Bir gün Denizlili delegelerle yemek yerken sofrada bulunan Selahattin Pınar'ı kastederek, ' Mahdum Bey ne iş yapar?diye sorduklarında 'Çalgıcı oldu efendim ' deyince Selahattin Pınar sinirlenerek 'Sanatkar,sanatkar... bir gün benim adımla anılacaksın,Selahattin Pınar'ın babası diye,' der ve masayı terk eder.Birbirleri ile babasının ölümüne kadar bir daha görüşmezler.Öldüğü gece babası için Gecenin matemini....besteler.''
Sayfa 18 - ALTIN KİTAPLARKitabı okudu
NeoTürkiye'de kimsenin kimseye güvenmediği ölene bile inanılmayan bir ülke yaratıldı.Sanırım en zor olan bunun onarılması olacak Bütünüyle kuşkuda yaşayan şizofren bir ülke olsun,kimse olan biteni hatırlamasın isteniyor.Çünkü böyle bir ülkede gerçek kimsenin umurunda olmaz. ''Yalan,gerçeği algılama biçimine hasar vermek için tasarlanır''ve Tayyip Erdoğan'nın NeoTürkiye''si tamamen büyük yalanlar üzerine kuruludur...Medya da bu yalanların suç ortağıdır. O yüzden gerçeği yüceltmek,gerçeği aramak bu ükeye ve insanına yapılacak en büyük iyiliktir. NeoTürkiye'nin panzehiri ise gerçeğe sahip çıkmak ve hafızadır.
Sayfa 178 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Aradı.Bir yol bulana kadar sabırla ısrarla hakkını aradı.Gün gelip devran döndüğünde çocuklarına gururla''Oradaydım.''diyebilecek olmanın onurunu yaşayıp sessizce gülümsedi.
Sayfa 63 - SOKAK KİTAPLARIKitabı okudu
Hergün geçtiğin yollara biraz dikkatli bakınca ağaçların, kuşların ,bulutların ve daha birçok şeyin gülümseyerek sana baktığını görebilirsin.Dahası da var. Hepsi en çok ihtiyacın olan sözleri söylüyor sana.
Sayfa 61 - SOKAK KİTAPLARIKitabı okudu
Küçüktüm.Pazarda annemin elinden tutardım.Öyle hareketliydi ki pazar yeri,hayal dünyamda oradaki herkesle oyunlar oynardım.Oyunlara dalıp yanımda annemin olmadığını fark edince herkes sevimsiz birer yabancıya dönüşürdü.Ağlardım.Bazen limon tezgahının yanında bazense tam ortasında pazar yerinin.Annem beni hep bulurdu çünkü bir şey söylemişti. Kaybolduğumda neredeysem hiç kıpırdamadan annemi beklemeliyim.O mutlaka gelirdi.O gelene kadar ağlamak serbestti .Sonrası zaten büyük mutluluktu.Şimdi otuzlarındayım.Hislerim pek değişmedi. Dünya bir pazar yeri ve herkes yabancı.Tutacak bir elim yok.Gözlerim doluyor ama hiç kıpırdamadan bekliyorum onu.O gelecek ve sonrası zaten büyük bir mutluluk.
Sayfa 54 - SOKAK KİTAPLARIKitabı okudu
Limanda bir sessizlik vardı.Tuhaf bir sessizlik...Daha öncekiler gibi değildi.Daha çok bir bekleyişti.Kaderi hepimizin kaderini etkileyeyecek bir adamı bekliyorduk.Vapur iskeleye yanaştı.yıllar boyunca anlatılacak o ilk adımı gözlerimizle gördük.Sessizlik yerini umuda bıraktı.
Sayfa 40 - SOKAK KİTAPLARIKitabı okudu
Reklam
Hülasa,Makber'i çağrıştıran zifiri bir karanlık medyaya çökmüş durumdadır. Sonuç ve hüküm: Görseli,yazılısı, sanalı tüm medya dünyamız bugün artık tükenişi yaşıyor.Pek çok kurum misali,medya da görünürde var ama gerçekte yoktur.
Sayfa 194Kitabı okudu
Türkiye bugün Kurtuluş Savaşı'nın şartları içindedir. Türkiye'nin yarınları ve tarihsel misyonu için kotarılacak bugünkü siyasetler, Kurtuluş Savaşı'nın bir devamı olmaları gerektiğini unutamazlar. Unuturlarsa 'Türkiye için siyaset' iddiaları bir yalandan ibaret kalır.
Sayfa 374Kitabı okudu
Nedir şu Haçlı patentli İslam türleri?Ve özellikle günümüzde kullanılan ' ılımlı' 'fanatik' markaları? Bunların hiçbiri İslam değil. İslam, İslam'dır.Yanlız ve sadece İslam. 'Ilımlı'dan maksat, hoşgörü ve insana saygı ise o,gerçek İslam'ın ta kendisidir.Ona yeni bir ad bulma cüret ve kafirliğine ne gerek var? Gerçek İslam'ın insandan hoşgörü
Sayfa 292Kitabı okudu
Başın ve saçların örtünmesi iddia ve talebi, Haçlı kurmay odakların Müslüman dünyayı kendi içinde bölmek için kullandıkları bir oyundur.
Sayfa 197Kitabı okudu
Bay Earnshaw,çocuklarının şakalarından anlamazdı.Onlara karşı daima çok sert, çok ciddi davranırdı.Catherine ise babasının hastalık zamanında,öncekinden çok daha öfkeli,sabırsız olmasına bir türlü akıl erdiremiyordu.Babasının öfkeli bağırmaları; çocuğun ,onu daha fazla kızdırmak istemesine yol açar,Cathy,bundan bambaşka bir zevk duyardı. Hepimizin birden ona çatması kadar hoşuna giden birşey de yoktu diyebilirim. Korkusuz bakışlarıyla hepimize meydan okur, cevap yetiştirirdi;Joseph'in geri kafalıca lanetlemelerini alaya alır,bana tuzaklar kurar,babasının en çok nefret ettiği şeyi yapmaktan çekinmezdi:Bu da onun kendi insafsızlığının Heathcliff üzerinde,babasının yufka yürekliliğinden daha büyük bir etki yarattığına adamcağızı inandırmaktı.Aslında onun insafsızlığı yapmacıktı ama babası bunun doğruluğuna inanmıştı.Oğlanın her istediğini derhal yerine getirdiğini,babasınınkileri ancak canı isterse yaptığını ispatlamaya bakardı.Bütün gün akla gelen her kötülüğü yaptıktan sonra bazı geceler,kendini bağışlatmak için uysal bir tavırla sokulurdu.İhtiyar adam o zaman,''Yo, Cathy...'' derdi,''seni sevemem;sen ağabeyinden de betersin.Hadi yavrum,git dua et de Tanrı seni bağışlasın. Galiba annenle ben,seni dünyaya getirdiğimize pişman olacağız.''
Sayfa 53 - Uğultulu TepelerKitabı okudu
Halide Edip Hanım, her gece olduğu gibi bu gece de istihbarat raporunu özetleyecekti. Yüzündeki kaygı M.Kemal Paşa'nın içine dokundu. Ümit ve güven verecek bir açıklama yaptı. Her gün karargahta en tehlikeli olasılık hesapları içinde ezilen Halide Hanım'ın kaygısı geçmedi. Ama yüzünden silinip çekildi. Raporu okudu: ''Veliaht Abdülmecit Efendi,
Sayfa 411 - Şu Çılgın TürklerKitabı okudu
Reklam
Hindistan, özellik de Nepal, hayallerime gireli tam sekiz sene oluyor. Her iki kültür de beni kendine çekti durdu bunca sene. Vücuduma ilk virüsü salansa Nasuh Mahruki'nin 'Asya Yolları, Himalayalar ve Ötesi' isimli kitabı oldu.O zamanlar askerdeydim. Şırnak'ta komondo asteğmen olarak operasyonel birbirliğe çekmiştim kuramı. Bir kış vakti, karlı bir İstanbul sabahı Güneydoğu'ya uçarken çantama attığım birkaç kitaptan biriydi. İlk alışma günlerinde harika yol arkadaşı oldu. O koca koca soru işaretleriyle geçen ilk Güneydoğu günlerinde kader ortağı bütün asteğmen arkadaşlarım tüm benlikleriyle Şırnak'taydı. Bense İstanbul - Katmandu yolunda bir yerlerde.
Seyahate, bölgeye dair yazılmış onlarca yazıyı, dokümanı okumanın yanı sıra son dönemlerde elime geçen ve çok yararlandığım iki kaynağı esas kabul ederek hazırlandım. Birincisi dünyaca ünlü Lonely Planet Yayınevi'nin 'Nepal' 'Rajastan', Delhi&Agra' kitapları, diğeri Zafer Bozkaya'nın 'Hindistan Gezi Rehberi' kitabı. Ayrıca internetten indirdiğim dokümanlar da cabası...
İZMİRLİ Süvari Teğmeni Yıldırım Kemal, hastalandığı için Konya hastanesine yatırılmıştı.Neşeli ,sevimli herkesin çok sevdiği bir delikanlıydı.Sıkıldığı için üç gün önce hastaneden kaçmış,savaşın başladığını,kolordunun cephe gerisine geçtiğini öğrenince,bir at ele geçirip Ballıkaya'dan Ahır Dağı'na dalıp, keçi yolunu bir başına aşmıştı. Kolordu karargâhını ve Fahrettin Paşa'yı Küçükköy istasyonuna yakın bir yerde buldu.Selam verdi: ''iyileşip geldim.Emrinizdeyim Paşam.'' Son zamanlarda İstanbul'dan Anadolu'ya kaçan askeri lise öğrencileri, kısa bir süvari eğtiminden sonra teğmen olarak kolorduya verilmişlerdi.Yıldırım Kemal de bu çocuk yaştaki teğmenlerden biriydi.Hemen döğüşe katılma isteğiyle yanıyordu.Paşa teğmeni öptü,eski alayına verdi.Alayı bu sırada Küçükköy istasyonunu ele geçirmek için demiryolu muhafızları ile çarpışıyordu. İki saat sonra bu genç İzmirlinin şehit olduğu haberi geldi. Öteki şehit yoldaşlarıyla birlikte istasyonun yanındaki bahçeye gömüldü.Bu küçük istasyona Yıldırım Kemal adı verlldi.
Sayfa 627 - Şu Çılgın TÜRKLER
Sadece bu güneşte gerçek kokusunu bulan saçlarının kokusunu içime çeker,''Bebeğim'',derdim,ona;''bebeğim'',!... Böyle anlarda bizi görmezden gelebilir miydi,onun içindeki en değerli şeyleri kırmış olanlar?
Yıl:1994 Cumhurbaşkanı Demirel,Başbakan Çiller, Başbakan Yardımcısı Karayalçın toplu olarak Hakkari'ye gidiyor ve bizde onları takip ediyoruz. Program bitip dönüşe geçildikten bir süre sonra hemen ön koltuğumuzda yan yana oturan Demirel-Çiller-Karayalçın üçlüsünden Çiller'in kafasını uçağın camına doğru uzatarak,''Aaa Sayın Karayalçın,Akdeniz'in üstüne geldik''dediğini işittik...Çiller'in her söylediğine kayıtsız- şartsız evet dediği bilinen Murat Karayalçın mest olmuş bir edayla''Evet Tansu Hanım,Akdeniz üzerinde uçuyoruz'' karşılığını verdi...Tam o anda evrak okuyan Demirel istifini hiç bozmadan ve kafasını kaldırmadan aynen şu sözü etti:''Orası Akdeniz değil Keban Barajı...Akdeniz'in bu güzergâhta ne iş var?'' Çiller ve Karayalçın mahcup bir şekilde sustular...
Profesör, kutunun içine eliyle yazdığı bir zarf ve mektup bırakmıştı. Zarfın üzerinde ''Kerem Baltacı'' yazılı olduğunu görerek hayret ettim. Zarf yapışık değildi, açıp okudum. Max, ''Dear Kerem'' diye başladığı mektupta, Kerem'i tanımaktan çok memnun olduğunu, 80 yıldır elinde olan bu kemanı ona hediye etmekten büyük bir zevk duyacağını yazmıştı. Onun gibi ''yetenekli olduğu herhalinden belli olan bir genç adam''ın keman çalmayı öğrenerek bu enstrümana tekrar hayat vermesinin kendisini mutlu edeceğini eklemişti. Mektubu türkçe olarak şöyle imzalamıştı. En Büyük Ajan Max
Sayfa 470
Reklam
ANNESİ MASALLARA ŞÖYLE BAŞLARDI: Evel zaman içinde,Zaman hayal içinde,Hayal benim içimde,Hayali zamanın bir yerinde,Bir minik Selim yaşarmış,Ege sahillerinde!
Sayfa 19 - BEYAZ KARANLIKKitabı okudu