"En baştaki sorun dil" dedi Sultan "Bunu unutmayın, ilk önce dillerini unutup karıncalıktan çıkacaklar, fil olmak için can atacaklar. Durmadan fillere öyküneceklerdir. Her karıncanın içinde bir fil padişahı yatacak. Karıncaların kellelerini kesmektense, dillerini kesmek daha doğru olur.
Her karınca şimdi artık filler sultanına yaşam suyu, çiçek özü, türlü yiyecek arayan, ona saraylar kuran, taht yontan birer makina olmuştu. Ama hiç düşünmeyen...
Karıncaları fil etme okulları açacağız. Karınca yavrularını daha yumurtadan çıkar çıkmaz alıp bu okullarda eğiteceğiz. Onlar karınca olsalar da kendilerini fil sayacaklar, filliğe fillerden daha bağlı olacaklar. Yüzlerce yıldır insanistanda bu eğitim düzeni uygulanır. Onlar fil olacaklar ama, kendilerini fil sayacaklar ama, karınca kadar fil olduklarını hiçbir zaman unutmayacaklar.
Hep iş, hep çalışma, hep yoksulluk, hep gelecek korkusu içinde olacaklar. Bu korkular onları kör, sağır, sersem, beyinlerini işlemez yapacak. İnsanfiller, insankarıncalara hep bunu yaparlar.
Çalışın, çalışın işçiler, toplumsal serveti ve kendi yoksulluğunuzu artırmak için çalışın. Çalışın ki, daha da yoksullaşarak daha çok çalışmak ve yoksullaşmak için birtakım nedenleriniz olsun...
Sükûnetin içinde saklı olan zenginliği hissetmelisiniz genç dostlarım. Çoğu kez zihinsel ve çevresel gürültü, doğuştan bize bahşedilmiş bu zenginliği fark etmemize engel olur. O zaman da fakirleşen iç dünyamız zenginliği dışarıda aramaya başlar. Oysaki dışarıda bulabileceği tek şey servettir. İçerideki zenginlik bulunmadan dışarıda sahip olunan servet, fakirliği artırmaktan başka işe yaramaz.
Kitap ve Sünnet bağlılığı (i'tisam), değişmemek, gelişmemek çağrısı olarak değil, çözülmemek, dökülmemek, kimlik kaybına uğramamak tedbiri olarak anlaşılıp değerlendirilebilir.