"Mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken, seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? Neden değilim?"
"Bir oğlan çocuğundan erkek çıkaracak iki şey vardır bu dünyada. Unutma! Birincisi bir kadının aşkıdır. İkincisi de başka bir adamın nefreti."
Babası, bunlardan yalnızca ilkini bilenlerin yumuşayıp hanım evladı olduklarını, yalnızca ikincisini bilenlerinse katılaşıp taş kestiklerini, adam gibi adam olabilmek içinse her ikisini de öğrenmek gerektiğini anlatmış. Sonra soruvermiş: "Kılıç nasıl yapılır biliyor musun?"
Âdem bu soruya verecek yanıt ararken babası devam etmiş sözüne: "Çeliğe su vererek tabii ki!"
Bir kılıca dikkatlice bakarsan üzerindeki menevişleri görebilirdin. Suyun bu kadar sert ve sağlam bir malzemede iz bırakabilmiş olması şaşırtıcı gelebilirdi. Oysa hünerli ustalar bilirdi ki metali sertleştirmenin yolu onu önce ateşte ısıtmak, sonra suya daldırmaktı.
"Erkekler için de aynı. Aşkla ısıtmak gerekir onları, nefretle sertleştirmek" diye toparlamış babası lafını.
"Bir mesafe olmalı. Düşmanınla senin aranda, yediğin darbeyle iç organlar arasında, bireyle toplum arasında, anılarla vicdan arasında... Bu hayatta yaptığın ya da hissettiğin her şeyde bir mesafe olmalı. Mesafe seni korur. Sıkı bir yumruk yemenin püf noktası, mesafeyi nasıl yaratacağını bilmektir."