Her şeye yabancılaşan; dış dünyaya, sevdiklerine hatta kendine yabancılaşan , hissizlik evreninde kaybolmuş birinin hikayesi. Bu adam günün birinde yaşadığı çevre ve kimliğine yakışmayacak bir kötülük yapar. Bir kez kendi içindeki insanı bulmuş olan kişinin yeryüzünde kaybedecek hiçbir şeyi yoktur. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar. Olağanüstü bir gece henüz kendini bulamamış, rahat, kaygısız, kendi kabuğuna çekilmiş bir burjuvanın tüm yaşamı etkileyen olağanüstü bir gecesi anlatılmaktadır.
Kitaba gelecek olursak:
Baş kahramanımız sıkıcı hayatına renk katmak için bir gece at yarışına gider. Yarışı seyrederken bir çift dikkatini çekiyor özellikle de kadın, aralarındaki bakışmalar başlayıp git gide bir rekabete dönüşüyor. Derken kadının eşi biletleri düşürüyor kahramanımız içindeki kötülük dürtüsüyle bir bileti ayağı ile basarak saklıyor. Ne tesadüftür ki yarışı kazanan bilet ayağıyla sakladığı biletir . Bundan kurtulmak amacıyla kaybedileceği düşünülen bir yarışa yatırıyor fakat işler istediği gitmeyip yarış kazanılıyor. Kazandığı parayı dağıtarak yüreğini hafifletmiştir.
Kahramanımızın işlediği suçtan sonra "hissetmeye" başladığını, kötücül ve ateşli hazları olan gerçek bir insan olduğunu fark eder. İçindeki haz dolu esrime, aynı günün akşamında onu gece âleminin son atıklarının arasına, "hayatın en dibindeki lağımlara" sürükleyecek, varış noktası ise ruhani bir uyanış olacaktır.