Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı,gene aynı şekilde,fakat her şeyden habersiz,yaşayıp gidecektim. Sen bana, dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu, benim de bir ruhum bulunduğunu öğrettin.
Benim için yaşamın ta kendisi olduğunuzu bilmiyorsunuz sanki; ama ben rahatlık nedir bilmem ve size de veremem. Bütün benliğimi, sevgimi... Evet. Sizi ve kendimi ayrı olarak düşünemiyorum. Siz ve ben, benim için biriz. Ve bundan böyle ne kendim ne de sizin için rahat olma olasılığı görmüyorum. Umutsuzluk, mutsuzluk olasılığı görüyorum.
Ya da mutluluk olasılığı görüyorum, hem de ne mutluluk!..
Mutluluk olanaksız mı yoksa?
Zaman geçtikçe, birlikte yaşarken ve genetik değişimler olurken, vicdanımızı giderek damarlarımızda dolaşan kanın rengine ve gözyaşlarımızın tuzuna buladık, bu da yetmiyormuş gibi, gözlerimizi içimizi gören birer aynaya dönüştürdük, sonuçta gözlerimiz, ağzımızla inkâr etmeye çalıştığımız şeyleri çoğu zaman hiç çekincesiz gözler önüne serer hale geldi.