İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... iradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçma itiyadı var. Hiçbir şey üzerinde düşünmeye hatta bir parçacık durmaya alışmayan gevşek beyinlerimizle kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanda kaybettiğimiz biçare irademizle, hayatta dümensiz bir sandal gibi dört tarafa savruluyor ve devrildiğimiz zaman kabahati meçhul kuvvetlerde, insan iradesinin üstündeki tesirlerde arıyoruz.
Yemenin, hayatı devam ettirip ölmeyecek kadarı farz, çalışmaya kulluğa kuvvet kazandıracak ölçüde olanı müstahap, kilo alıp beslenmek ve yağlanmak için olanı mekrûh, doyduktan sonra mideyi zorlayacak kadar derecede bulunanı ise haramdır.
Kendinizi geliştirmek, yetiştirmek istiyorsanız, işinizi gücünüzde ilgili olmayan konularla da ilgileneceksiniz. Mühendis de olsanız örneğin, coğrafya ile tarihle uğraşacaksınız müzikten anlayacaksınız, dans edeceksiniz. Milletin halini dert edineceksiniz.
“Niye kederlenirsin?” der Hz. Mevlana
Taş taşlıktan geçmedikçe parmaklara yüzük olamaz.
Yüzük olmak isteyen taş, ezilmeyi yontulmayı olmayı göze almalıdır.