Gittikçe donuklaşan bir âlemin dışında
Bir rüyâya dalarız solgun mum ışığında.
Nineler bu ışıkta ördü dantellerini,
Saçlarının bu ışık öptü ak tellerini.
Bu ışıktan gözleri aydınlandı kızların,
Bu ışık esrarını yarattı yıldızların.
Karanlığın bu ışık dağıttı korkusunu,
Yavrular bu ışıkta uyudu uykusunu.
Başında tel duvağı göğsünde yaseminler,
Bu ışıkta soyundu nice taze gelinler.
Çerçevesi sedefle kakmalı aynalara
Bu ışıkla aksetti daha nice hâtıra,
Nice anne çehresi, nice masum gülüşü,
Bazan da ağlar gibi bir dudak bükülüşü!
Demek ki ruhumuza uzak değil bu ışık,
İçinde parça parça benliğimiz karışık.
Bırakın, parıldasın bari bir tek mısrada,
Hiç olmazsa Nedim’in çehresi gelir yâda:
Gözlerimiz önünden geçer beyaz yaşmaklar,
Düşünürüz tülleri ateşleyen dudaklar…
Ve aynada akseden alın kırışığında
Ölümü hatırlarız solgun mum ışığında.
Halit Fahri OZANSOY