Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Faruk

Öyleyse kesinlik ve istikrar aramayalım artık. Aklımız kararsız görünümlere daima kanacaktır; iki sonsuzun kuşatıp aştığı, iki sonsuz arasında kalmış sonluyu sabit tutabilecek hiçbir şey yoktur.
Sayfa 32
Reklam
Aşırı uçtaki nitelikler zarar verir ve tarafımızdan algılanamaz: Onları hissedemeyiz, onların mağduru oluruz . Aşırı gençlik ya da aşırı yaşlılık, eğitimin aşırısı ya da çok az oluşu zihni · akamete uğratır. Kısacası aşırı uçtakiler bizim için yok hükmündedir, biz de onlara göre yok gibiyizdir. Bizden kaçarlar ya da biz onlardan kaçarız. İşte gerçek halimiz budur. Kesin bilgiye de, mutlak cehalete de sahip olamayışımızın sebebi budur. Geniş mi geniş bir alanda, daima kararsız ve başıboş bir halde oradan oraya sürüklenip duruyoruz.
Sayfa 32
Öyleyse kavrayış gücümüzün farkında olalım . Bir şeyiz ama her şey değiliz. Varlığımız bizi hiçlikten doğan ilk ilkelerin bilgisinden alıkoyar. Varlığımızın küçüklüğü ise sonsuzu bakışımızdan gizler.
Sayfa 31

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çünkü nihayetinde doğa karşısında insan nedir ki? Sonsuzluğa göre bir hiç, hiçliğe göre her şey; her iki ucu da kavramaktan sonsuz uzak, hiç ile her şey arasında bir orta noktadır. Eşyanın gayesi ve prensibi nüfuz edilemez bir sır içinde, erişemeyeceği bir muamma olarak saklıdır. Üstelik ne içinden çıktığı hiçliği, ne de içine gömülü olduğu sonsuzluğu anlamaya muktedirdir. Öyleyse ne gayesini, ne de ilkesini bilebildiği şeylerin arasında, ebedi bir umutsuzluk içinde, kimi görünümleri yakalamaktan başka ne yapabilir? Eşya hiçlikten gelmiş, sonsuza uzanmaktadır. Bu hayret verici süreci kim takip edebilir? Ancak bu harikaların müellifi kavrayabilir onu. Başka kimse kavrayamaz. Bu sonsuzlukları düşünmeyi başaramayan insanlar sanki insanla doğa arasında bir orantı, bir nispet olabilirmiş gibi fütursuzca doğayı incelemeye koşuyorlar.
Sayfa 29
Sonra, insan kendine dönsün ve var olanlara oranla ne olduğuna baksın ve kendini doğanın ücra bir köşesinde kaybolmuş halde görsün. İçinde barındığı o küçük hücrede, yani evrende, yeryüzünü, krallıkları, şehirleri ve şahsını tartıya vursun. Sonsuzluk içinde bir insan nedir ki?
Sayfa 28
Reklam
Konuşmamız ya sürükleyici ya da can sıkıcıdır, üçüncü bir ihtimal olmadığından bu tür nezaket sözleri anlamsızdır.
Sayfa 21
İnsanların hakkınızda iyi düşünmesini mi istiyorsunuz? Kendinizden konuşmayın.
Sayfa 18
Bazı yazarlar eserlerinden bahsederken şöyle derler: "kitabım", "yorumum", "tarih çalışmam" vs . İşleri her daim tıkırında olan ve ağızlarından "bence, benim" lafını düşürmeyen burjuvalıkları alttan alta sırıtır. Oysa "kitabımız", "yorumumuz", "tarihimiz" vs. deseler daha yerinde olurdu, çünkü bunlarda başkalarının katkısı hep daha büyüktür
Sayfa 18
İnsan kötülük yapmayı sever; mazlumlara veya bedbahtlara değil, talihli ve kibirli olanlara ... Aksi takdirde yoldan çıkardık. Zira bütün hareketlerimizin kaynağında heves vardır ve insanlık vs ... İnsani ve müşfik hislere sahip olanları memnun etmeliyiz. İki amaya karşı yazılmış epigramın hiçbir değeri yoktur; çünkü o, insanları teselli etmeyip, sadece yazarın ününü artırmaya yöneliktir. Yazarın yalnızca kendisi için yazdığı şeylerin hiçbir değeri yoktur. Kırpacak gösteriş budalası süslemeleri
Sayfa 17
[Bilinebilecek her şeyi bilerek tamlığa ulaşamayacağımıza göre her şeyden biraz bilmek durumundayız, nitekim her şeyden biraz bilmek bir şey hakkında her şeyi bilmekten daha iyidir. Bu tür bir tamlık çok daha iyidir. Her ikisine birden sahip olmak elbette daha iyidir, fakat seçmek gerekiyorsa bu ikincisi seçilmelidir. Kamu alem de bunu hisseder ve ona göre davranır, çünkü kamu çoğunlukla iyi bir yargıçtır.]
Sayfa 16
Reklam
Kimse yeni bir şey söylemediğimi iddia etmesin: Malzemenin tertibi yenidir. Hentbol oynanırken herkes aynı topla oynar, fakat biri topu diğerlerinden daha iyi kullanır. Eskilerin sözlerine başvurduğumun söylenmesi de umurumda olmazdı. Aynı düşünceler farklı sıralandıklarında farklı bir söylem ortaya çıkmasa da, aynı sözler farklı düzenlendiklerinde farklı düşünceler ortaya çıkar.
Sayfa 10
Kendi saatime göre hüküm verdiğimi bilmezler.
Sayfa 5
İnsanlığın tüm büyük akılları gibi ben de sıfır eşittir sıfır denklemine ulaştım. Bu tür bir sonuca ulaştığımı, başka bir sonuca ulaşamayacağını fark edince hayretler içerisinde kaldım.
Sayfa 50
Önce bilginin Schopenhauer'ın pozitif cevabı verdiğini düşünmüştüm. Hayatın bir anlamı yok, hayat kötü. Konuyla daha çok ilgilendikçe bunun pozitif bir cevap değil, sadece duygularımın cevabı bu şekilde algıladığını fark ettim. Brahminler tarafından da, Süleyman ve Schopenhauer gibi kesin bir yşekilde ifade edilmişti. Cevap ya belirsizdi ya da bir özdeşlikti; sıfır eşittir sıfır, hayat bana varlığının hiçlik, hiçliğin de hiçlik olduğu cevabını veri-yordu. Bu felsefi bilgi hiçbir şeyi inkâr etmemekle birlikte soruyu kendisinin cevaplandıramayacağını, kendi bakış açısından bu soruya herhangi bir çözüm bulunmadığını belirtiyordu.
Sayfa 48
Durumum berbattı. Mantıksal bilgide hayatın reddinden bas. ka bir şey bulamayacağımı biliyordum. Lakin inançta da mantığın reddi şarttı ki bu benim için hayatın reddinden çok daha im- kânsızdı. Mantıksal göre göre hayat kötüydü ve insanlar bunu biliyordu. Yaşamak zorunda değiller fakat yaşadılar, yaşamaya da devam ediyorlar. Tıpkı hayatın anlamsız ve kötü olduğunu bildiğim durumda benim de uzun bir süre yaşadığım gibi. İnanca göre, hayatın anlamını anlamak için, anlamın varlığının sebebi olan mantıktan uzaklaşmam gerekiyordu.
Sayfa 46
11,2bin öğeden 9,7bin ile 9,7bin arasındakiler gösteriliyor.