öfke kontrolünde en çok zorlandığınız nokta çabalamanız
gerektiğine kendinizi ikna etmek olacak. Bir sonraki en zor kısım
ise yakaladığınız noktayı tutarlılıkla devam ettirmek olacak. Öfke
kontrolüne dair prensipleri hayatınıza uyguladıkça, zorlukların
zaman içinde kolaylaştığını keşfedeceksi-
niz. Kazandığınız her bir haşan sizi daha da ileriye taşıyacak.
Nihayet, umuyoruz ki gösterdiğiniz bu çaba sadece öfkenin
hayatınızdaki etkisini azaltmakla kalmayacak, ayrıca hayattan
aldığınız hazzı artırarak daha çok kendiniz olabilmenize imkan
tanıyacak
Geçmişinizde ne yaşamış olursanız olun,
hayatınızı değiştirmeye inanmak için birçok sebep vardır. Öfkenizi
kontrol etmek aynı zamanda daha kontrollü, kendine güvenen ve iç
huzuru dengede olan insan olmak demektir.
Temposu gittikçe artan, telaşlı ve koşuşturmacalı bir toplum
içinde yaşamaktayız. İnsanların yaşadıkları stres ve öfke seviyeleri
büyük acılar çekmelerine sebep olabiliyor. Fakat bu durum her
zaman bu şekilde olmak zorunda değil. Öfkeyi yönetmeyi, kontrol
etmeyi ve uzaklaştırmayı öğrenmek hayatınıza büyük kolaylıklar
sağlayabilir. Öfke başta çok ilgi çekici bir konu olarak görülmese
de, hayatınızda ne kadar büyük etkisi olduğunu bir düşünün: işiniz,
ilişkileriniz ve hatta fiziksel ve ruhsal sağlığınız. Öfkenin ciddi
oranlardaki negatif sonuçlarından (boşanma, işsizlik, hapis)
kaçınmayı başaran insanlar dahi hayat standartlarını etkileyen
düşük seviyeli kronik öfke problemleriyle karşılaşabiliyorlar. Öfke
problemi sizi yıllar boyu oradan oraya takip ederken, gerçek
mutluluğu tatmak olanaksızlaşıyor. Öte yandan, öfkenizi kontrol
etmek o kadar da kolay bir iş değil; zamana ve çabaya ihtiyacınız
var. Fakat bunu başarabilen birçok insan olduğuna göre siz de
yapabilirsiniz.
Okur Takip Önerileri
Hayatınızı oluşturan her noktanın güçlü ve sağlıklı olduğundan
emin olun. Eğer kendinize bir bütün olarak yaklaşmaya karar
verirseniz öfke kontrolü yoluna sapmış ve bütünsel sağlığınız için
yola çıkmış olursunuz.
Evlilik kuşkusuz özgürleşmenin
ve bağımsızlığın en açık teminatıdır. Böylece bir ailem olurdu, yani düşünceme göre en yüce noktaya ulaşırdım
Olduğum kişiye yalnızca senin tesirinle dönüştüğümü söylemiyorum tabii ki.
Bu çok abartılmış olurdu
aramızda bir şeylerin yolunda gitmediginin, bundan senin de
sorumlu ve suçlu olduğunun örtülü ifadesidir.
Ama artık bir kere karar vermişti ve bunu mutlaka gerçekleştirmeliydi. Bütün geleceği buna bağlıydı.
Başımı kaldırıp da bakma hissi gelmedi hiç içimden. Benim gönlümün kökleri başka yere ekili, başka bir güneşe uzatamam dallarımı.
Bu başım kalkmaya müsait değil.
Gidenlerin anıları acıtır. Ama hiç gelmeyenlerin özlemleri başkadır, tanımlayamadığımız bir boşluk bırakır insanın içinde.
Sebebini bilmeyince ilacını da bulamazsın. Cümlelerin sonu gelmez, ortasında çekip gidesin gelir.
herkes beni ağaca çok iyi çıkar diye bilir. Bilmezler ki sarılmaya ihtiyacım vardır benim.
Eğer çekemezsen gülün nazını ne dikene dokun ne gülü incit,
Sahrada Mecnun değilsen eğer ne Leyla'yı çağır ne çölü incit.
İnsanın ihtiyacı olan şey mükemmel biri değil,
kendisine ayna olacak o kişidir.
“Zamanın birinde, birisi sevdiğinin kapısına varıp kapıyı çaldı. Sevgilisi içerden, ‘Ey kapıya varan kişi, kimsin? diye seslendi. Kapıyı çalan, ‘Benim deyince, sevgilisi içerden ‘Git
o hâlde. Senin için içeri girmenin vakti gelmemiştir. Var git buralardan, böyle manevi bir nimetler sofrasında ham kişinin
yeri yoktur, dedi. Ham kişi sevdiğinin dediğini yaptı ve kapı-
nın eşiğinden ayrıldı, üzüntüden yansa da bitse de sevdiğinin dediğini yaptı.
Alışıyor da insan her şeye, cayır cayır harlı bir ateşin içinde yaşamaya alışır mı?