Her şeyi bekleriz... Hiçliği bile. Böylelikle, tamiri imkansızı kendine düstur edinen yürek, bundan hâlâ sürprizler umar. İnsanlık, onu yadsıyan olayların içinde aşıkane yaşar...
Hakikaten yalnız varlık, insanlar tarafından terk edilmiş olan değil insanlar arasında acı çekendir; kendi çölünü peşi sıra panayırda sürükleyen ve mütebessim cüzzamlılık, tamiri imkansızlık komedyenliği yeteneklerini sergileyendir.
Evet ben kızınız olarak sizi asla bağışlamayacağım. Zira memleketinde senin inandığın ve benden de inanmamı istediğin bu fikirleri gidip okuyacağım, mütalaa edeceğim dinini ve şiiliğini öğretecek, değil bir fakülte, bir lise bunları bir kenara bıraktım; bir kütüphane dahi yok. Buna karşılık benim hiçbir işime yaramayan, başka şeyler için kurulmuş çok sayıda dini mekanların haddi hesabı yok.Oysa kendilerine küfür ettiğin, hakaretler savurduğun ve topluma ifsat etmekle itham ettiğin kimselerin, bu imkanları bana temin ettiklerini görüyorum. Benim de bunları sığınmaktan başka çarem yok. Tabii, bir yol var!! O da şu; senin "yapma"larına göre yaşamak için -şunu etme, bunu yapma; şuraya gitme, buraya gelme- gelip senin dizinin dibinde oturayım, orada güneşten mahrum kalıp öylece çürüyeceğim!!
Evet baba! Senin bütün çaban şunun içindi ki bu dinin hiçbir şeyi dünyada bir işe yaramasın tamamı ahiret için harcansın. İşte kapitalistlerin ve dünyaya tapanların elinde insanları uyutmak için bulunmaz bir nimet!!
Ne mutlu(!) ki toplumumuzda dine inananların büyük bir bölümü dışa kapalı bir ortamda yaşama şansına sahipler(!) Dolayısıyla dar ve sınırlı bir ortamda toplumda yaşananlardan, dışarıda olup bitenlerden habersizdirler.