Beyinlerindeki hayvani dürtüler ile hareket eden, kararları bacaklarının arasından aldıkları sinyal ile şekillendiren, uyuşturucu ile zehirlenmiş, para ile mutluluk bulacağını zanneden, kendinden başka hiç bir şeye değer vermeyen narsist bir hikaye...
İhtiras adı altında taciz ve tecavüzü sanki çok doğalmış gibi ortaya koyan ve bunda bir yanlışlık görmeyen bir konu etrafında değişik karakterlerle dönüyor kitap. Her karakterin başından mutlaka bir sarkıntılık hikayesi.. zorla sahip olma, uyuşturucu ile kandırarak ilişkiye girme, gasp, dolandırıcılık, şantaj.
Eşimizin, kız kardeşimizin yada kızımızın başına gelse ağır psikolojik travmalara sebep olacak olaylar, sanki bu romandaki karakterlerin olay örgüsüne girdiğinde bir tokatla temizlenebilecek ufacık bir anmış gibi kurgulanmış.
Şeytanın yasak olan her şeyi güzel göstermesi çerçevesinde bakarsak kitapta her rezil davranış o kadar güzel süslenmiş, o kadar güzel betimlemiş ki bir çırpıda elinizden bırakmadan okuyorsunuz.
“Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar.” (Furkân, 25/44)