Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rabia Nur Uğurlar

Rabia Nur Uğurlar
@Rabia_Ugurlar
Kalbinde sevgiyi koru. Onsuz bir hayat, çiçekler öldüğü zaman güneşsiz bir bahçe gibidir. #53517301 #68392997 #73554670 #93105945 #157455235 Ne İçin Varsan Onun İçin Yaşa.. #Nuri Pakdil All Izz Well. ( Her şey yolunda..)
" Her insan kendi hayatının başrolünde oynuyor."
Reklam
Her bir insanın hikayesi, bizi kendi başımızdan geçen olaylar kadar ilgilendirirdi. Yeter ki kendi gerçekliği içinde kavransın. Her hikaye, sonuçta insan varoluşunun bir hikayesi değil miydi? Ve akıp giden hayatın?
Babaannem hayattayken sık sık söylerdi bunu: " Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru!"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Benim tezim, bütün halkların, bütün kültürlerin birbiri hakkında önyargılara sahip olduğudur. Eğer bir gün bu önyargı kelimeleri, yani Avrupa dillerindeki barbar, Japon dilindeki gaijin, Müslümanlardaki kafir, Almanlardaki Ari olmayan gibi önyargı sıfatlarını kaldırabilirsek, amacımıza ulaşabiliriz. Amaç nedir derseniz, bence tam olarak şudur: "İnsanın değerinin sadece insan oluşundan geldiği; din, milliyet, cinsiyet, renk, cinsel tercih, siyaset gibi birtakım ön sıfatlarla ayrımcılığa uğratılmadığı bir hümanizm anlayışı."
Dayanılacak gibi değildi bu özgürlük. Ayaklarıyla masayı itip aşağıya yuvarladı; bir boşluğa düşerken durdu. Gözleri, ağzı açık, bacakları gerilerek, çırpınarak sallanırken kollarını kaldırıp başının üstünden ipi tutmaya çalıştı.(Ne oldu? Yapmayı unuttuğu bir şeyi mi anımsadı birden? Ya da yeryüzünde tek gerçek değerin kendisine verilmiş bu olağanüstü yaşam armağanını korumak , her şeyie karşın sağ kalmak, direnmek olduğunu mu anladı giderayak? Yoksa bilinçsiz canlı etin ölüme kendiliğinden bir tepkisi miydi bu?)
Reklam
Tanrı ne ister? Tanrı iyilik mi ister yoksa iyi olma seçeneğini mi? Kötülüğü seçen bir insan, kendisine iyilik dayatılmış bir insandan bazı açılardan daha üstün olabilir mi?
"Acı, ölüm, felaketler,sorumluluk, özgürlük gibi ahlaki ve varoluşsal meselelerde söyleyecek anlamlı bir sözünüz yoksa, dine yönelteceğiniz eleştiri cahilce ve içi boş olacaktır."
Ben bu üzgün toprağı seviyorum, onun altında yatan ölüleri, üstünde yaşayan dirileri seviyorum. Bu toprağı kucaklayan bilgeliği seviyorum. Türklüğümü seviyorum. Milletimi sevmek konusunda kendimi kimseden ileride veya geride görmüyorum. Bu topraklarda bir silkiniş olacaksa eğer, korku siyasetleriyle, birbirimizi boğazlayarak olmayacak. Açılarak, kendimize güvenerek, kendi eksiklerimizle yüzleşerek olacak. İki Türkiye'den ilki ömrünü tamamladı. Artık ikincisine bir şans verme zamanı.
Oysa güzelliği, iyiliği ve hakikati aramayan bir ömür, sonunda insana beyhude bir debelenme hissinden başka ne verebilir? Herkesi aynı kaderin beklediği, hayatların farklı farklı ancak kaderin ortak olduğu bir dünyada, kimin kazanıp kimin kaybettiğini nereden bileceğiz? Ne banka hesabımız ne de oturduğumuz koltuklar ölüme karşı bir panzehir sunuyor. Kader ortak.
Erdemli keder
Dünya, yeşerecek tohumları bekliyor. Kimseye kendini göstermek zorunda değilsin. Kimseyle yarışmak zorunda değilsin. Elindeki fidanı dik, gönlündeki tohumu toprağa göm. Senin eylemin bu: Erdemli keder. Dünyada çok acı var ve sen geçip gidemiyorsun. Bir el seni çiçekleri diriltmeye zorluyor. Onların direncini senin direncine bağlayan bir yol var. Yok, sen usulca yürü, koşma. Fısılda ama bağırma. Kederin garibi ol sen. Görünmeyen kapı sana açılacaktır. Semaya bak
Reklam
Seçmek zorunda kalmak bazen iradeleri felç ediyor. Bolluk, seçmeye harcanan measiyle yakın insan ilişkilerinden çalıyor. Böylece özgürlüğün köleliğine yakalanmış oluyoruz. Aralarında seçim yapabileceğimiz o kadar çok şey var ki, insan olmaya ayırdığımız zaman azalıyor. Seçme şansı çok, ama mutluluk az.
Türkiye'nin gençleri bir ümitsizlik duygusundan mustarip. Gençler geleceğe baktıklarında bir ışık görmek istiyorlar, bir iş bulabileceklerine, kendi hayatlarını yazabileceklerine, sevip sevebileceklerine dair bir ümit ışığı. Oysa hayat onlar için her geçen gün daha fazla zorlaşıyor. Anne babalarının televizyon karşısında uyuklamaktan yeterince sevgi veremediği bir kuşak, bir kanser hücresi gibi hızla ülkeyi istila ediyor. Geçtiği yerlere sevgisizliğin tohumlarını, şefkat görmemişliğin zehirli havasını bırakarak. Zamanımızı, dikkatimizi, varlığımızı onlardan esirgediğimiz için, şimdi onlar büyük bir boşlukta asılı kalmış durumdalar.
Bize düşen, hayatımızı, o uzun şimdiyi, Tanpınar'ın dizeleri eşliğinde bir kez daha düşünmek: " Ne içindeyim zamanın/Ne de büsbütün dışında/ Yekpare, geniş bir ânın/ Parçalanmaz akışında."Ânı yaşamayı bilmek büyük meziyet. Bugünün hakkını verebilmek.
Ruhunun nefes almasına izin ver. Her şey bir mucize, sen bakmayı bilirsen. Mucizeyi kaçırma. Dur ve seyret. Bu hayattan bir defa geçeceksin.
Yavaş giden hikaye biriktirir, acele eden ecele gider. Sükûnet, içinde yaşadığımız dünyanın güzelliğine âşık olmaktır.
172 öğeden 151 ile 165 arasındakiler gösteriliyor.