Çünkü bazı kadınlar yanlış yapmak ve yalnız kalmak arasında bir tercih yaparlar.
Adamına göre değil, adabına göre.
Heveslerine göre değil, hislerine göre karar verirler.
Sahte bir mutluluk yerine, sade bir yalnızlığı tercih ederler.
İşte bu yüzden bazı kadınlar, sınırlarını kendilerinin çizdiği, gizli ve gizemli bir ülkede yaşarlar.
Zorunlu olduklarından değil, gururlu olduklarından.
Sen nereden bileceksin, demek istedim. En muhtaç durumdakilerin en nefret ettiği şey minnettarlıktır, sırf kendilerini yeniden iyi hissetmek için ilk fırsatta saldırırlar.
Hepimiz kendi deneyimlerimizden şunu biliyorduk: Ataerkil düşünce bizleri, kendisini erkeklerden aşağı gören, ataerkinin gözüne girmek için birbiriyle kıyasıya rekabet eden, kıskançlık, korku ve nefret besleyerek birbirini hor gören kadınlar olarak toplumsallaştırdı. Cinsiyetçi düşünce bize, birbirimizi merhametsizce yargılayıp acımasızca cezalandırmayı öğretti. Feminist düşünce ise biz kadınların kendimize duyduğumuz nefreti kafamızdan söküp atmamıza yardımcı oldu. Bilincimizi ataerkil düşüncenin boyunduruğundan kurtarmamızı sağladı.