Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Rıdvan Nohut

Rıdvan Nohut
@Ridvannht
Ars longa, Vita brevis Bibliosmia
lisans
10 okur puanı
Temmuz 2019 tarihinde katıldı
Taleb şan değildir. Razı ol, şan da senin, nam da senin. Varlığını bilinmezlik toprağına göm. Gömülmeyen şey nabit olamaz..
Sayfa 17 - DergâhKitabı okudu
Reklam
Hayatım, her gün kazandığım yeni yalnızlıklarla zenginleşiyor.
Seninle harama batmamış bir beldeye hicret edelim, demişti Süheylâ..
Sayfa 92 - DergâhKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Böyledir bu dünyanın düzeni Gâhi âbad , gâhi berbad olur. Feleğin gülen yüzü kimden yana, ne zaman döner bilinmez
Sayfa 137 - DergahKitabı okudu
Ölüm bir nimettir, tebdil-i mekandır, bir son değil sonsuz bir hayatın başlangıcıdır. Her ölüm insan için bir terhis tezkeresidir. Hem ölüm bir paydostur.
Sayfa 84 - TimaşKitabı okudu
Reklam
Ne kısa sürüyor mutluluklar. Mutluluk kısa sürdüğü için mi bu kadar değerli? Sürekli olmadığı ve ardından büyük mutsuzluklar getirdiği için mi bu kadar pahalı?
Sayfa 59 - TimaşKitabı okudu
Sipariş verilmiş bir demek mutluluğun masaya bırakılması ve oracıkta köhneyip gitmesi gibi çakılı kalacak bütün yalnızlıklar alnımın orta yerine.
Sayfa 16 - TimaşKitabı okudu
Bazen düşünürüm, ne garip mahluklarız? Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikâyet ederiz; fakat gün denen şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız?
Sayfa 29 - dergâh
Pür ateşim açtırma benim ağzımı zinhar Zalım, beni söyletme, derunumda neler var; Bilmez miyim ettiklerini, eyleme inkâr, Zalim, beni söyletme, derunumda neler var!
Sayfa 507 - inkılapKitabı okudu
İnsan, ne kadar acı olursa olsun, bir mecburiyeti kabul ettikten sonra içine sükûn ve tevekkül geliyor.
Sayfa 451 - inkılapKitabı okudu
Reklam
Saçlarım birer birer ağarıncaya kadar başkalarının çocuklarına, onların saadetine kendimi vakfetmek artık beni korkutmuyor. İki sene evvel, bir sonbahar akşamı gönlümün içinde öldürülen küçüklerin boş yerini başkalarının çocuklarına verdim..
Sayfa 422 - inkılapKitabı okudu
Çalıkuşu, haydi yat artık, gece ve yorgunluk zavallı gözlerini ağrıtıyor. Seherden sana ne? Seher tâ uzaklarda uykuya ve daha başka şeylere kanmış sarı çiçeklerin mesut gözlerini açacağı vakittir.
Sayfa 399 - inkılapKitabı okudu
İnsan, yaşadığı yerlerde beraber bulunduğu insanlara görülmez ince tellerle bağlanmış ; ayrılık vaktinde bu bağlar gerilmeye, kopan keman telleri gibi acı sesler çıkarmaya başlar, her birinin gönlümüzden kopup ayrılması, bir ayrı sızı uyandırır mış.
Sayfa 207 - inkılapKitabı okudu
Saliha hanım ile Rıfat bey'in birbirlerine verdikleri söz.
"Beşikten mezara kadar muhabbetimiz baki olup, birbirimizi alamadığımız da kendimizi öldürmezsek bu sevgiye layık olmayan soysuzlarız".
Sayfa 16 - İş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Yalnızca gitmeyi göze alanlar mı ne kadar ileri gidebilecekleri görebilirler? Gitmek her şeyi geride bıraktıran bir anlık kontrol kaybı mıdır? Yoksa gidebilenler mi sadece kendilerini gerçekten bulurlar?
Sayfa 144Kitabı okudu
"Yolda olmak; yol olmak, yoldaş olmakla bütünleşip tek bir bütün olarak değil midir? Yolda olmak gerçeğin peşinde olanın evidir. Yolda yürümek, hikmet aşkıyla hakikate yürümektir. Yolda olmak bir bakimada hedefe ulaşamamaktır. Çünkü hedefe ulaşmak yolu bitirir, yolun bitmeside yaşamı... Hikmetin sırrına ermek istiyorsa birn insan, daima arayış ve yaşamın içinde olmalıdır"
Reklam
"Ah, bir gemiye atlayıp doludizgin gitmek ne güzel olacak. Bir kadına aşık olup olduğu yere çakılıp kalan erkekler gibi olmayacağım ben. Günü geldiğinde askere giden, günü geldiğinde ailesi tarafından 'zamanın geldi', denilip evlendirilen. Ardından 'çok uzatmayın' denerek çocuk sahibi olan. Nihayetinde de semeri, göbeği büyütüp çöküp kalan. Aşk meşk işleri boş işler bunlar. KENDİNİ ARAMAYAN İNSANİN CESET KUTUSUNDAN NE FARKI VAR DEGİL Mİ?
Dalıp gitmeler, birbirimize doğru eriyip akarcasına gülümsemeler, kirpik düşürüp kaş kaldırmalar sözlerden daha anlamlıydı.
Yusuf'un Yalnızlığı
"İki eliyle arkasındaki ağacın kabuklarına sarıldı. Parmakları soğuk yarıkların arasına girdi. Elini hemen geri çekti ve göğsüne götürdü. Göğsünün içinde, bu asırlık ağacın kabuğu gibi, yarıklar bulunduğunu sandı ve gırtlağına kadar bir ateşin çıktığını hissetti. Aman Yarabbi, ne kadar yalnızdı.