Tutkulu bir kuşku kadar başka hiçbir şey zekayı sivrileştiremez ve karanlıkta uzanan bir iz kadar başka hiçbir şey de, olgunlaşmış bir aklı geliştirmeye olanak sağlayamaz.
Kimse kimseyi anlamıyor, herkes telaş içinde koşturuyordu. Herkes gerçeği kendisinin bildiğini düşünüyor, karşısındakilerin bunu anlamıyor olmasından acı çekiyor, göğsünü yumrukluyor, ağlıyor, kıvranıyor, ellerini ovuşturuyordu. Kimi yargılayacaklarını, nasıl yargılayacaklarını bilmiyorlar; neyin iyi, neyin kötü olduğunda anlaşamıyorlardı. Kim suçlanacak, kim aklanacak, kimsenin bildiği yoktu. İnsanlar anlamsız bir hinç ve öfkeyle birbirlerini öldürüyorlardı.