Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Halil Demircioğlu

Halil Demircioğlu
@Robii67
Kitap okumaya geç de olsa artık vakit bulabilen. Yakın tarih kitapları başta olmak üzere hemen hemen her türlü romanı okumayı seven bir kitap manyağı.
Emekli
Yüksek lisans
Ankara izmir
Ankara, 7 Ekim
141 okur puanı
Ocak 2018 tarihinde katıldı
Birtakım insanlar, bir takım insanlara taparlar; kimi altın ve gümüş paralara, kimi yenilecek içilecek nesnelere tapar da Tanrı' ya taptığını sanır...
Reklam
Bilindiği gibi sol kavramının kökeni Fransız devrimine uzanır; parlamentoda kralcılar sağda, Cumhuriyetçiler solda oturduğunda bir kanada sağcılar, ötekine solcular denmiş; o günden bu yana solculuk halktan yana olmakla eşdeğerli tutulmuştur.
Sayfa 153Kitabı okudu
Atatürk'ün şu veya bu zamanda söylediği (ya da söylemediği) sözleri alıntılarla yazılara serpiştirip Kemalizmi oraya buraya çekiştirmek isteyenler boşuna zahmete girişiyorlar. Alıntılar, doğruya hizmet ettikleri zaman değer taşırlar; ama alıntıları bir yalana hizmet için kullanmaya kalkışan yazarların yalancılığı da büyük adamları bağlamaz. 20 Şubat 1981
Sayfa 146Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
...Biliyor musun sana iyi geceler deyip ayrıldığım zaman nerdeyse tutuklanıyordum. " Tutuklanıyor muydun?" "Evet, polis sarhoş olduğumu sandı. Ve ben de sarhoştum ama sana olan aşkımdan "
Sayfa 155Kitabı okudu
...Eğer ABD bir yeri işgal ederse, BM nezdinde bu insani müdahale sayılır, aynı şeyi başka bir devlet yaparsa, buna insanlık suçu denirdi...
Sayfa 266Kitabı okudu
Reklam
"Aslında hiçbir sorunum yok... Ama niye bilmiyorum, kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Mutlu olmak için her şeye sahibim... Ama mutlu değilim." Bir süre sonra bütün bu insanların iki ortak noktası olduğu anlaşılmıştı. Hepsi de dünya üzerindeki gelişmeleri düzenli olarak takip ediyor, böylece her gün başka insanların açlık, yoksulluk ve savaş içinde geçen hayatlarına dair ayrıntılar öğreniyordu. Ve yine hepsi güçlü bir empati duygusu aşılanarak yetiştirilmişti. Kendilerinden çok daha zengin olan Arap Körfezi ülkelerinde böylesi bir depresyon salgınının görülmemesi ise hiçbirini rahatlatmaya yetmiyordu.
"Gök girsin kızıl çıksın!" Hunlarda insan ruhunun Gök Tanrı tarafından verildiği ve ruhun kanla ilişkili olduğu düşünülürdü. Bu nedenle soylu ve onurlu insanlar hakkında verilen idam kararları kan dökerek değil boğularak yerine getirilirdi. Soysuz, bayağı ve onursuz kişiler oklanarak veya başı kesilerek öldürüldü. Şanyüler ve soylarından gelenler ise asla kanı dökülerek öldürülmez, yay kirişi ile boğularak öldürülürlerdi. Bu nedenle "gök girsin kızıl çıksın!" diye yemin etmek, yeminimi tutmazsam onursuzca öldürüleyim anlamına gelirdi.
Sayfa 164Kitabı okudu
... Muhafazakarlık o zamanlar, şimdi de olduğu gibi kendilerini fazlasıyla önemli gören, dar görüşlü, zalim, ahlaksız insanlar arasında sıkça görülürdü. Öte yandan akıl, onur, dürüstlük, iyi huyluluk ve ahlak gibi niteliklere inançsızlar arasında rastlanırdı
Askerlerimin fazladan zenginliğinin olmaması onların zenginliği sevmemesinden, ölümden korkmamaları uzun yaşamak istememelerinden değildir.
... Evrendeki en bol iki elementin, hidrojen ile helyumun, aynı zamanda en hafif iki element olması her şeyi açıklıyor zaten. Böyle hafif bir evrende anlam ne arasın? Anlam ağırdır... Dibe çöker. Falcılar bu nedenle kahvenin telvesine bakarlar.
Reklam
... Çünkü aşk başta olmak üzere pek çok şeyi karşısına alır, huzuru örneğin, kararlılığı ve dengeyi. Kendi kendine söz verirsin. Boşunadır.
... İnsan kum üstünde şehit bırakmaya dayanamıyor, çünkü ne mezarı, ne izi kalıyor. Bir denizde bile insan bu kadar kaybolabilir.
Sayfa 160Kitabı okudu
Sakarya, Dumlupınar, İzmir ve Lozan... Hepsini böyle ödedik. Mustafa Kemal, Büyük Harp'e girmek aleyhinde idi: Kafa ve sanat adamı olduğu için! Mustafa Kemal Kurtuluş Harbi'ni bırakmak fikrinde asla bulunmadı: Vatan adamı olduğu için! İşte size bütün kitabın özü: İlim ve vatan adamı olunuz. Hiçbiri yalnız başına, ne sizi, ne de milletini kurtarabilir.
Sayfa 118Kitabı okudu
Biz bu kadarla doymaya ve kanmaya alışmıştık. Çünkü o zamanki devrimci, kırmızı ve uzun Mısır feshini başı üstüne yakıştıracak kadar duygusuz ve donuk, prensiplerini en eski Osmanlı kafalarının kalıbına dökecek kadar şuur düşkünü idi. 1913'te bir Mustafa Kemal, yüzyıl sonrası için bile hayaldi, fantezi romanlarında bile yeri yoktu.
Bir an yıldızların içine gömüldüler çıktılar. Atların ter kokusu da yüzlerine çarpan yelle birlikte gerilerde kalıyordu.
Sayfa 258Kitabı okudu
53 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.