Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hasan

Aptal olmayanlar her zaman aptalların zarar potansiyelini küçümser. Özellikle de aptal olmayanlar herhangi bir anda ve yerde, herhangi bir durumda, aptal bireylerle ilişki kurmanın ve/veya onlarla bir araya gelmenin kaçınılmaz olarak pahalıya mal olan bir yanlışa yol açtığını sürekli unuturlar.
Reklam
Aptal bir insan, kendisine hiçbir yarar sağlamadan hatta bazen zarara uğrayarak başka bir insan yada insan topluluğuna zarar veren kişidir.
BİZ FRANSIZ ŞİİRİNİN ŞUBESİYİZ
... ah İlhan Berk'in Tablosu Ah ah Turgut Uyar'ın Arz-ı Hal'i ah ve Ece Ayhan, Ece ayhan'ın nesi en büyüğü yaptığı büyük itiraf Fransız enstitüsünde Büyük Fransız şairin yanında dedi ki daha çok Fransız şiirinin şubesiyiz dedi ve okumaya başladı şiirlerini teker teker nerelerden aldığını söyleyerek ve sonunda alkışlandı tabii Fransız bile alkışladı onu ihtilal şiirle olacaktı hani çünkü 50'lerde o şiirleri yazmak gerçekten olağanüstüydü ve bütün 2. yeni için diyorum ki ben büyükler evet gerçekten büyükler! ama biraz da devşirme az olsaydı Rilke'nin Malte Lauris Brigge'nin notları gibi tıpkı hem daha rahat uyurdu Ece Ayhan yaprakların titremediği bir gökte...
Sayfa 355 - ARTSHOPKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
... Voltaire 1726 yılının güneşli bir gününde İngiltere'ye ulaşıp Fransız mutlakiyetçiliğine karşı hücuma geçtiğinde, İngiliz özgürlüklerini de övmüştü. Polemikçi amacı doğal olarak abartmasına yol açmışsa da, Voltaire, iddiaları pek çok önemli gerçek içeren keskin gözlü bir gözlemciydi. Londra'daki hayran olduğu şeylerden biri de, bilimsel sorgulama özgürlüğü ve düşüncenin her şeyin üstünde tutulması kadar, aynı zamanda " pek çok adalet divanından çok daha saygın bir yerdir; burada insanlık yararına bütün ülkelerin temsilcileri bir araya gelir." diye tarif ettiği Royal Exchange'di ( Kraliyet Borsası). Pek çok Fransız aristokratı ve ve okur yazarının yaptığı gibi tüccar sınıfını aşağılamak bir yana, Voltaire bu sınıfı özgürlüğün hayati şartı kabul etmiştir. Orada, yani Royal Exchange'de " Yahudi, Muhammedi ve İsevi aynı dindenmişçesine hep birlikte işlem yaparlar ve Kafir adını iflas etmişler dışında kimse için kullanmazlar." diye yazmıştır.
Reklam
Sevgi Eğitimi
Bir ülkenin eğitim düzeni için öne sürülebilecek en büyük övgü: Bu ülke eğitimde başka-sevgisini gözönüne alıyor, bu sevgiye önem ve değer veriyor, övgüsüdür.
Para
Parasızlar; çoğun: ha vardır, ha yoktur başkalarının gözünde, unutulurlar, önemsenmezler, dudak bükmeye bile değmezler; neredeyse boğaz tokluğuna çalıştırılırlar; epeyce işe yaradıkları görülünce, sırtları sıvazlanır, her ülkenin gidişi uyarınca ceplerine azıcık para konur, sonraysa haydi işe sürülürler. Paralılar, çoğun: en umulmadık durumlarda göze çarparlar; eğilen eğilene önlerinde; inanılsa da inanılmasa da kafaca, gönülce, eylemce birçok erdemle bezenirler; bazan istemeye istemeye de olsa, onları rahat ettirmek için her önleme başvurulur. İnsan dünyasının ne aşağılık bir dünya olduğunu saptamak için başvurulan en güvenilir göstergelerden biri, paralı ile parasız karşısında neredeyse şaşmazlıkla benimsenen bu durumdur.
" Bir böcek yaşasın, bir kurtçuk yaşasın da sen yaşama... Olacak şey değil." Kral Lear den bir replik.
Sayfa 87 - Ka kitap
İki Politikacı
İki politikacı, kamu hizmetinin karşılığı ile ilgili fikir alışverişinde bulunuyordu. " En çok arzuladığım ödül, " dedi ilk politikacı, " Vatandaşlarımın memnuniyeti." " Hiç kuşkusuz, çok memnun ederdi bu," dedi ikinci politikacı, " ancak ne yazık ki birinin bunu edinmesi için siyaseti bırakması lazım." Bir anlığına, tarif edilemez bir hisle birbirine bakıp dalıp gittiler; ardından ilk politikacı mırıldandı; " Tanrının isteği ne ise o olsun! Karşılıktan yana umudumuz olmadığı için, elimizdekilerle mutlu olmaya bakalım." Ve sağ ellerini devlet hazinesinin üzerinden kaldırıp, mutlu olmaya ant içtiler.
Polis Memuru ve Vatandaş
Fenalık geçirerek yere düşen adamın yanına gelen polis memuru, " Bu adam sarhoş." dedi ve copuyla adamın başına vurmaya başladı. Oradan geçen bir vatandaş şöyle dedi; " Neden zararsız bir adamı öldürüyorsun?" Polis memuru hemen adamı yerde bırakıp vatandaşa saldırdı; vatandaş da yara bere içinde kaçarak uzaklaştı." " Tüh be," dedi polis memuru, " neden ayyaşın işini bitirmeden diğerine saldırıp kendimi yordum?" O günden sonra bu planı uyguladı; çabası ve çalışkanlığıyla şefliğe yükseldi ve onun görev alanında ayıklık nedir bilinmez oldu.
Reklam
Sen gideli
Sen gideli, unutulmuş dillerin anlamsız kelimelerinde boğulup kaldık. Sessizliği yaşıyoruz ihtiyar karayla ben. Düşünür gibi, duygusuz. Göğsümün içinde senin gözlerin yanıyor da ağlamıyorum kaybolanlara. Nasıl bıraktıysan öyleyiz ikimiz, sensiz.
Sayfa 66 - EverestKitabı okuyor
Devlet!
… Bu öğrencilerin içi yalnızca devlet çöpü ile doldurulur, başka bir şeyle değil, kazların içinin mısırla doldurulduğu gibi ve devlet çöpü bu kafalar boğulana kadar kafalara doldurulur. Devlet, “ çocuklar devletin çocuklarıdır” diye düşünüyor ve buna göre davranıyor ve yüzyıllardan bu yana yıkıcı etkisini yapıyor. Gerçekte “ devlet “ doğuruyor çocukları, “ yalnızca devletin çocukları doğurulur”, gerçek bu. Özgür bir çocuk yoktur, yalnızca devletin kendisiyle istediğini yapabileceği devlet çocuğu vardır, çocukları devlet dünyaya getirir, annelere ise yalnızca çocukları dünyaya getirdikleri telkin edilir, “ çocukların çıktıkları karın devletin karnıdır”, doğrusu bu. Her yıl yüzbinlercesi devlet çocukları olarak devletin karnından çıkar, doğrusu bu. Devlet çocukları devletin karnından dünyaya gelir ve devlet okuluna giderler, orada devletin öğretmenleri tarafından eğitime alınırlar. Devlet, çocuklarını devlete doğurur, doğrusu bu, devlet kendi devlet çocuklarını devlete doğurur ve onları bir daha asla bırakmaz. Biz nereye bakarsak bakalım yalnız devlet çocukları, devlet öğrencileri, devlet işçileri, devlet memurları, devlet yaşlıları, devlet ölüleri görürüz, doğrusu bu. Devlet, yalnızca devlet insanları yapar ve buna olanak sağlar, doğrusu bu. Doğal insan yoktur artık, yalnızca devlet insanı vardır ve doğal insan varsa eğer bir yerlerde, izlenir ve ölümüne kadar kovalanır ve / ya da devlet insanına dönüştürülür…
Devlet İnsanı!
Öğretmenler bu gün artık kulakları çekmiyorlar ve artık kızılcık sopasıyla parmaklara vurmuyorlar, ama kafasızlıkları aynı kaldı, ben müzede öğretmenler öğrencileriyle eski ustalar denilen ustaların önünden geçerlerken başka bir şey görmüyorum, benimkilerin aynıları, diye düşünüyorum, beni yaşam boyu yıkan ve yaşam boyu mahvedenlerle aynılar.
HAYRANLIK!
Gerçek akıl, hayranlık tanımaz, bilgi edinir, saygı duyar, dikkat eder, hepsi bu, dedi. İnsanlar bir sırt çantası dolusu hayranlıkla tüm kiliselere ve tüm müzelere giriyorlar ve bu yüzden de hep şu iğrenç bükülmüş yürüyüşe sahipler, hepsinin kiliselerde ve müzelerdeki yürüyüşü böyle, dedi. Şimdiye kadar hiçbir insanın tamamen normal olarak bir
ÖU- Tabii, bu çok doğru bir tespit. Gelenekten yanayım dediğinzide bir takım kurallar devreye giriyor ama geleneğe hiç bakmazsan bir gün her şey gelenek olur, o zaman hiç bir şeye bakamazsın. Doğu-Batı arasında yani dünyanın en zor yerinde yaşıyoruz, yani hepimiz birer yarı deliyiz. Bizim elimizdeki en büyük potansiyel çılgınlığımız, arada kalmışlığımız. Türk sanatçılarının elindeki en büyük imkan bu, fakat utandıkları için veya komplekslerinden yada deli olduklarını kabul etmedikleri için ortaya çıkmıyor bu potansiyel. Biraz deli olduklarını kabul etseler ama hayır, onlar Batı'dan öğrendikleri ile yetiniyorlar. Bugüne gelindiğinde ise her şey bir gelenek, Afrika bir gelenek, Paris'de bir gelenek.
Sayfa 272 - Sanat AtakKitabı okudu
93 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.