..
Karnın ne kadar küçük ve içerde
İnce belin-
Fazla kabarık değil kemiklerinden etlerin
Biliyorum ancak sen
Bu kadarla yetindikçe ve ekmeği
Böyle mübarek tuttukça
doyar karnı Çin'in Hindistan'ın Amerika'nın
Sen olabilirsin çaresi
Su içinde
Susuzluk hissinden ölen kimselerin
..
Şimdi su katılmamış yalnızlıklarım var benim.
Şimdi paylaşamadığım gözyaşlarım var.
Şimdi "hayır" diyemediğim korkularımın koyu gölgeleri var.
Şimdi bana elini uzatsan tutmayacağım düşler var.
Tüm susuşlarım yeni bir cümleye başlamanın korkusundandı.Belki de sana olan tüm sözlerimin karşılıksız kalışındandı.
Zaman geçtikçe birlikte yaşarken ve genetik değişimler olurken , vicdanımızı giderek damarlarımda dolaşan kanın rengine ve gözyaşlarımızın tuzuna buladık, bu da yetmiyormuş gibi gözlerimizi içimizi gören birer aynaya dönüştürdük.Sonuç; gözlerimiz ağzımızla inkar etmeye çalıştığımız şeyleri çoğu zaman hiç çekincesiz gözler önüne serer hale geldi.
"Kardeşim
Ben
Başıboş bir kamaya saplanmışım gibi"
"Peki ama" küçük oğlan
"Ne demek kamaya saplanmak"
"Ağabeyim
Ben
Çizilmiş bir yaşama atanmışım gibi"
"Peki ama" i ve i
"Kim çizebilir senden başka senin yaşamını"
"Anneciğim ben
Kaskatı bir esirliğe keptirilmişim gibi"
"Peki ama" ana
"Kepmek mi ne kepmeki
Kendine iyi bak önce üşütme ciğerlerini"
"Kardeşim ben
Yüreğimden böğürmek üzereyim gibi"
"Peki ama" kız kardeş
"Yürekle böğürmek mi dedin. Öyle bir şey mi dedin"
"Babacığım ben
Ayaklarım baltayla kesilmiş gibi"
"Peki ama" baba
"Ayakların.. Apaçık uydurma ayaklar seninki"
..Ciddi hastaları koğuşlara koyup onlarla bilimin kurallarına göre baş edemezsiniz, çünkü kurallar varsa da bilim yoktur bu durumda. Eğer felsefeyi bır kenara bırakıp, diğer doktorlar gibi bilgiçlik taslayarak kurallara uyarsak bunun için öncelikle pisliğe değil temizliğe ve havalandırmaya; kokuşmuş ekşi lahana çorbasına değil sağlıklı yiyeceklere ve de hırsızlara değil iyi yardımcılara ihtiyacımız vardır.