Devlette hep diyorlar ki siz öğretmensiniz, öğretmenler hep düşünmeli ve düşündüklerini söyleyebilmeli, çünkü bir çocuğun ilk öğrenmesi gereken şey düşünmek ve düşündüğünü söyleyebilmektir.
İnsancıklar, Dostoyevski'nin 25 yaşında yazdığı ilk kitabı. Kitapta karşı binalarda oturmalarına rağmen, adı Makar Devuşkin olan yaşlı bir adamla bu adamın aşık olduğu genç kız, Varvara Alekseyevna arasında geçen mektuplaşmalar var. Çok yoksul olan bu adam ve kadının yaşamlarındaki sefalet ve parasızlığın ortaya çıkardığı acizlik; hüzünlü bir şekilde gözler önüne serilmiş. Genç kız mesleği katiplik olan bu adamın parasından faydalanıyormuş gibi görünse de aslında kız da çok yoksul ve paraya çok ihtiyacı var. Kitabın sonunda ise genç kız yoksulluktan kurtulmak için kaba bir adamla evleniyor. Tabii arkasında çok üzgün yaşlı bir adamı bırakarak gidiyor.
Böyle kitapları okumak; ihtiyacı olanla empati kurmayı kolaylaştırıyor, paylaşmanın önemini hatırlatıp insanlığımızı sorgulamamıza sebep oluyor.
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 202362bin okunma
Ben hep böyle ürkek, yabani biriyim; alıştığım bir yerde uzun süre yaşamayı severim. İnsanın alıştığı yer iyidir; acıyla yaşasan da, her şeye rağmen daha iyidir.
Romanın kurgusu, sürekli beklenmedik bir şekilde şaşırtarak ilerliyor. Yazım dili ise gerçek bir edebiyat romanı okuduğumuzu hiasettiriyor. Tanpınar, romanı 4 bölüme ayırmış. Ilk bölüm, "Büyük Ümitler" romanda adı geçen kişileri tanıttığı için biraz sıkıcı. 2. bölüm, "Küçük Hakikatler" akıyor, 3. bölüm, "Sabaha Doğru"
Newton başına düşen elmayı, elma olmak haysiyetiyle mütalaa etseydi belki çürümüş diye atabilirdi. Fakat o böyle yapmadı. Şu elmadan nasıl istifade edebilirim?.. diye kendine sordu. Azami istifadem ne olabilir?.. dedi.
Hakikati görmüşsün ne çıkar? Kendi başına hiçbir manası ve kıymeti olmayan bir yığın hüküm vermekten başka neye yarar? Istediğin kadar uzatabileceğin bir eksiklikler ve ihtiyaçlar listesinden başka ne yapabilirsin?