Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sadocan

Biliyor musun?” diye devam etti Stock, şüpheyle çevresine bakarak. “Bizim, bildiri yayınlamak yerine barut fabrikaları kurmamız gerekiyor. Tiranları, yalnızca sözle değil, kurşunla da tirtir titretmek için onları havaya uçurmalıyız. Burada, İsviçre’de epeyce Alman var. İyi bir gizli komite kurup her şeyini temin ettikten sonra, güvenilir insanlar sınırdan içeri yollanmalı. İki üç taçlı kafanın uçması dünyanın biraz düşünmesini sağlar.
Sayfa 198Kitabı okudu
Reklam
Kaybedecek neyi vardı ki! Dayaklar... Onlardan korkmuyordu artık. Yaşam anlamsızlaştığı zaman ölüm daha değerlidir
Sayfa 185Kitabı okudu
“Güvenli bir yüzde 10 kar ile her yerde çalışmaya razıdır; kesin yüzde 20, iştahını kabartır; yüzde 50, küstahlaştırır, yüzde 100, bütün insani yasaları ayaklar altına aldırır; yüzde 300 kar ile, sahibini astırma olasılığı bile olsa, işlemeyeceği cinayet, atılamayacağı tehlike yoktur.” (67 nolu dipnot)
Sayfa 779Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Eş, yoldaş, dost. Bu üç sözcük eşanlamlı değil miydi? Eşanlamlı olmalıydı. Aşk, Karl’a göre bilgi gibi sonsuz, gerçek gibi hareketli ve ulaşılmazdı. Aşk da; insanlar gibi, hayat gibi değişmiyor muydu? Gelecekteki ayrılık yılları Karl’ı korkutmuyordu. En önemlisi, Karl ve Jenny birbirlerini bulmuşlardı
Sayfa 160Kitabı okudu
“Meslek seçimi yapılırken iki unsur göz önünde bulundurulmalı: Toplumun refah düzeyinin yükseltilmesi ve bizim manevi yönden gelişmemiz. Bunların ikisi birbiriyle çatışmamalı; birisi diğerini yok etmemeli. Birey ancak gelişmiş bir toplum içerisinde ciddi gelişmeler, yükselmeler gösterebilir. Mükemmel bir birey, ancak mükemmel bir toplum içerisinde yetiştirilebilir. Eğer kişi sadece kendisi için çalışırsa ünlü bir bilimadamı, büyük bir düşünür, çok iyi bir şair olabilir; ama asla mükemmel bir insan olamaz. Tarih ancak ortak çıkarlar için çalışmış insanların yüceliğini kabul eder. En mutlu insan, en fazla sayıda insanı mutlu eden insandır. Din bile bize şunları söylüyor: ‘Mükemmellik, insanın kendisini toplum için feda etmesidir’, buna kim karşı çıkabilir ki" Karl Marx
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
Bize özgürlükçü ordu gerekiyor. Bu nedenle halk kitlelerini kendi tarafımıza çekmek zorundayız. Onları kazanmak zorundayız,” diye devam etti Georg. “Ama nasıl!?” diyerek onun sözünü kesti Franz. “Sen bize işçi ve zanaatkârlarla birlikte olmayı mı teklif ediyorsun? Onlar ki, pis işlerinden başka hiçbir şey bilmezler. İşçiler, despotizme karşı savaşmaya kalkışacaklarına otursunlar okuyup yazmayıöğrensinler ilk önce. Fakirler, kendi istekleriyle olmasa bile sosyal gelişimi, ilerlemeyi engelliyorlar...” “Evet, haklısın. Bizden işçilerle vakit kaybetmemizi istiyorlar,” diye bağırdı tıpçı Wilhelm birasını bitirerek. Büchner’in konuşmaları, kıvırcık favorili, süslü, şişman biri olan Wilhelm’i kudurtmuştu. Büchner, öfke dolu bakışlarını karşısındaki üniversitelilerde gezdiriyor, dişlerini sıkıyordu. “Evet, halk, siyasetin teorik sorunlarıyla ilgilenmiyor,” diye başladı Georg kısık bir sesle, kendisini tutmaya çalışarak. “Ama biz bunun nedenini biliyoruz. Seçme hakkına bile sahip olmayan bu insanlar, neden siyasetle ilgilensinler ki? Ağır vergilerin altında ezilen, her gün açlıkla karşı karşıya olan köylüler, nasıl gazete okuyabilirler? Bunu yapabilmek için ne paraları, ne de zamanları var. Okur-yazar da değiller. Biraz da aşağıya inin. Gidin o insanların yanına, onlarla kendi dillerinde konuşun, ihtiyaçlarını konuşun; ancak o zaman sizi anlayabilirler. Köylülere, zaten hiçbir anlamı olmayan anayasadan bahsetmeyin. Yoksulluklarını, açlıklarını konuşun ve o zaman onların zaten arkanızda olduğunu göreceksiniz. Çünkü onları artık kazanmış olacaksınız."
Sayfa 101Kitabı okudu
Geri113
201 öğeden 196 ile 201 arasındakiler gösteriliyor.