Kameri aylardan biri olan Cemaziyel-Ahir'in son günlerini yaşadık. Yeni bir kameri ayın ilk gününü idrak edeceğiz.
Receb ayı, Peygamberler Tarihinde önemli bir dönüm noktası olan Hz. Ibrahim (AS) zamanından beri insanların, saygınlığını kabul ederek hürmet ettikleri bir aydır. Ona asırlar sonra sahip olduğu gerçek değeri tekrar kazandıran, Sevgili Peygamberimiz (SAV) Hz. Muhammed'dir. Bu aya ulaşınca "Allah'ım! Receb ve Şaban aylarını bize mübarek kıl ve bizi Ramazan'a ulaştır" diyerek dua ederek ashabina ve ümmetine bu ayların kadrini bilmesini öğreten de yine Son Nebi'dir... Ondan öğrendikleriyle, bu ayın girişiyle birlikte birbirlerini tebrik eden, birbirleriyle helalleşen ve nafile ibadetlerle Allah'a "güzel bir kul" olmanın çabası içinde olmaya çalışanlar da yine o yüce Resul'ün şerefli ve kiymetli arkadaşları olma şerefine nâil olan Ashab-ı Kiram'dır....
Görürsünüz, her gün uyanmanın verdiği boşunalık hissini, derinden sızısını yaşamın, akşamların gözyaşıyla hizaya geldiğini, kurduğunuz, elediğiniz her şeyin bir virâneye dönüşünü, vefâsızlığı, şu hır-gür içinde, herkesin anlamamayı rafa kaldırmışlığı, sonra akşamları eve başınız önde dönmeyi, bir akşam vakti görürsünüz bir daha görmeyeceğiniz gün yüzünü.
Aslında bize Grek kültüründen de Roma kültüründe esasta temel meseleler açısından daha yakın olan bizim duygularımıza zevklerimize ve seçimlerimize daha doğrudan hitap eden İspanya'daki o harikulâde İslam kültürü ve İslam kültürünün eşsiz birikimi ayaklar altına alnarak çiğnenmiş ve yok edilmişti. İyi de, neden? Nedeni şuydu: Çünkü islam kültürü asil bir kültürdü. Çünkü islam kültürü kökenlerini, temellerini insan fitratına borçluydu. Çünkü İslam kültürü İspanya'daki Müslüman hayatının nadir bulunan hazinelerinin üzerinde bile hayata evet diyordu!
Okur Takip Önerileri
Hakikat yalnızdır. Ve kötülüğün kalabalık zamanlarında anlaşılır. Bir köyde arbede yaşanıyorsa yalnız kalan insanlar, üzerinde hakikat izi taşıyan kişiler olur. Bir ülkede de kötülüğün arbedesi yaşanıyorsa mutlaka yalnız kalan kesim hakikatin birer temsilcisidir. Türkiye'de halk, 100 yıldır yalnız.
Jules Payot, İrade Eğitimi kitabında
şunları söylüyor; "Caligula'nın dileği, romalıların tek bir başının olmasaydı. Bu sayede tek bir hareketle bu başı koparabilir ve onları yok edebilirdi. Oysa bizim tüm başarısızlıklarımızın ve talihsizliklerimizin tek bir sebebi olduğundan düşmanlarımızı yenebilmek için böyle dilekler dilememiz gereksizdir. Bu sebeb, zayıf iradeden başkası değildir. Çabadan, bilhassa devamlı bir çabadan olabildiğince kaçarız. Dirençsizliğimiz, düşünceli halimiz ve hareketsizliğimiz evrensel tembelliğimizi açıklama konusunda yer çekimi kanunu gibi etkilidir ve insan doğasının bir parçasıdır. Azimli bir iradenin karşısında durabilecek ve onu etkileyebilecek tek düşman devamlı güçtür." Gerçekten de öyle dilemek ile bir yere varamayız Allah bizim dua ettikten sonra harekete geçmemizi istiyor. Şayet duaya uymayan fiili hareket Allah'a saygısızlıktan başka bir şey değildir ve kabul edebilir bir yanı yoktur. "Zülme rıza, mazluma zülümdür."