İnsan olmak ötekinin ıstırabıyla hemhal olmakla başlar. Ötekini duymayan ve yalnızca kendi küçük çıkarları için yaşayan insanın, insan olmak yolunda kat edeceği büyük mesafeler var.
Kendinden haberi olmayanın biri, Allah’a yalvarma da, “Yarabbi, lütfet de bana bir kapı aç.” demedeydi. Tesadüfen Rabia’da orada oturuyordu. Dedi ki: “A gafil, bu kapı ne vakit kapalıydı ki?
Allah şu üç özelliği taşıyan kimseye himayesini arttırır ve onu cennetine koyar: Güçsüzlere yumuşak davranmak,Ana babaya şefkat etmek ve elinin altında bulunanlara iyi muamele etmek.
İnsan herşeye alışabilir. Çirkine, yanlışa ve kötüye olduğu kadar güzele, doğruya ve iyiye de... İnsanın ahlâkını neye alıştığı belirler. Savaş Ş. Barkçin
Bedir harbinde esir alınan müşriklerden okuma yazma bilenlerin, on Müslümana okuma yazma öğretmeleri şartıyla ile hayatlarının bağışlanıp azat edilmeleri de, tek başına çok şey ifade eden müstesna örneklerden biridir.
Bu misaller bize ilim tahsili gibi, ibadetin de aralıksız oluşunu hatırlatıyor. Düşmanla tamamen karşı karşıya olunan harp şartlarında namaz saati gelince, bir grubun düşmanla çarpışırken, diğer bir grubun “korku namazı” tabir olunan şekle uygun olarak, imama sadece birer rekat uyarak namaz kılmaları, ibadetin terk edilmezliğinin çok çarpıcı bir örneği...
Kitleleri zorbalıkla, korku ve dehşet hisleri ile elde etmek isteyenlerin, bilinçli şekilde başvurdukları yollardan birinin de propaganda olduğu ortada.