Beyza Akbaba

Beyza Akbaba
@Sepriana
Eş, anne, evlat, öğretmen. Okur, yazar, altını çizer; hayatı yollarda geçer.
Sabitlenmiş gönderi
Hayatıma giren, kalan, dayanamayıp çıkan, gitmekten kendini alıkoyamayan, varmış gibi yapan ama aslında olmayan, ağlatan, kahkahalarla güldüren, gülümseten, beni yollara düşüren, beni yolumdan eden, bana hayatımı sorgulatan, uykularımı kaçırıp iştahımı kesen, sözcüklerimi boğazıma dizip yeri geldiğinde de ayaklarımı yerden kesen herkese minnet duyuyorum. Siz olmasaydınız ben olmazdım!..
Reklam
Sözcükler olmadığında zihindeki tüm cevaplar soyut bir askıda asılı duruyordu; var ama yok gibi, orada ama boş gibi. O yüzden dışarıdan bakıldığında çoktan çemberin dışında gözükmeme rağmen kendimi hâlâ o çemberin tam ortasında görüyordum, havada asılı bir şekilde boşlukta sallanarak. Oysaki o çemberin dışına gerçekten çıkabilmek için tüm hazırlıklarım tamamdı. Yanıma alacaklarımı kararlaştırmıştım, içimi temizlemiş ve kendime yeni boş alanlar yaratmıştım ama olmadı işte. Çünkü geride bırakacaklarımı kabullenip kabullenmediğimi bilmiyordum. Sessizdim. Sözcüksüzdüm. Kendime yeniktim.
Nazım Hikmet’e bayram için bir ayakkabı almaya karar verirler. O zamanlarda şimdiki gibi hazır ayakkabı satan bir mağaza yoktur. Sadece ayakkabı yapan bir dükkan vardır. Oraya giderler. Ayakkabıcı Nazım’ın ayağını bir kartonun üzerine koyar ve iyice basmasını söyler. Daha sonra kurşun bir kalemle ayağının etrafını çizer. Bu karton onun ayakkabı

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Beyza Akbaba
Bir kitabı okumaya başladı
İnsan Olmak
İnsan OlmakEngin Geçtan
8.7/10 · 22,7bin okunma
637 syf.
10/10 puan verdi
·
33 günde okudu
Tolstoy'un bir savcıdan dinleyerek yazdığı gerçek bir roman. Zenginin daima haklı, fakirinse her daim haksız olduğu ceza hukukunu eleştirmiş, ahlak kurallarının dahi servet doğrultusunda değerlendirildiği bu sisteme başkaldırmış ve bu sebeple de kilise tarafından aforoz edilmiş bir yazarın kaleminden çıkan muhteşem eser
Diriliş
DirilişLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202117,2bin okunma
Reklam
"Asırlardır suçlu saydığımız insanları idam ediyorsunuz.Ne oldu, kökü kazındı mı bunların? Kökü kazınmadı, tam tersine verilen cezalarla, ahlakı bozulan suçlularla ve koltuğunda oturup adam cezalandıran suçlu yargıçlarla, savcılarla, hapishane görevlileri ile sayıları arttı sadece." Nehlüdov, toplumun ve genel olarak düzenin varoluş nedeninin başka insanları yargılayan ve cezalandıran bu yasal suçlular değil, bu derece büyük ahlaksızlığa rağmen insanların yine de birbirlerine acımaları ve sevmeleri olduğunu artık anlamıştı.
Sayfa 635Kitabı okudu
Nehlidov'u asıl kızdıran, mahkemelerde ve bakanlıklarda halktan toplanan paralarla yüksek maaşlar alan insanların oturması,bu insanların yine kendileri gibi memurlar tarafından aynı gerekçelerle yazılmış kitapçıklara bakarak yazdıkları yasaları çiğneyen insanların davranışlarını, yasanın maddelerine uydurmaları ve bu maddelere göre onları bir daha yüzlerini görmeyecekleri bu insanların acımasız, kaba hapishane müdürlerinin, gardiyanların, konvoy görevlilerinin tam egemenliği altında ruhen ve bedenen yok oldukları bir yere gönderilmeleriydi.
Sayfa 594Kitabı okudu
637 syf.
10/10 puan verdi
·
33 günde okudu
Diriliş
DirilişLev Tolstoy
8.6/10 · 17,2bin okunma
Bazı yaralara bakınca iyi ki, bazılarına bakınca keşke der kendinle yüzleşip istediğin yolda yürürken aldığın her yara senin var oluşuna, hayat görüşüne, hayatı anlamlandırmana katkı sunar. "İyi ki" dersin. O yaralardan içeri ışık sızar. Fakat korkuların yüzünden yapamadıklarının ruhunda açtığı yaralar kapalı yaralardır, içeri ışık girmez ve o yaralar seni büyütmez. "Keşke" dersin. O yaralar kabuk tutmaz. Hep kanar!..
Acı, hayatın otomatik uyarı göstergelerinden biriydi ve hayat hiçbir uyarıyı boşuna yapmıyordu. Bazıları güzel günlerin geleceğini müjdelerken bazıları kötü günlerin son bulması gerektiğini anlatıyordu. Yaşanmaya değer acılarla, yaşanması değer kaybettiren acılar böyle ortaya çıkıyordu ve bu ikisi arasındaki farkı anlamak insanın yaşantısının gidişatını belirliyordu.
Reklam
Sana "fedakâr, cefakâr" denmesini neden bir altın madalya gibi üzerinde gururla taşıyorsun? Kendi hayatın için sorumluluk almak yetişkin olabilmekle, başkalarının sorumluluklarını üstlenmek ise mükemmelliyetçilikle ilgili kavramlardır özünde. İlkinde elini taşın altına sokarsın, çabalarsın. İkincisinde fark etmeden de olsa başkasının çabasını kesersin ve her şeyin istediğin gibi olması beklentisiyle üzerine sana ait olmayan sorumluluklar yüklenirsin.
Bireysel gelişimi sadece evrene mesaj göndermek sanıyoruz. Mesajı biz verelim de evren uğraşsın dursun diye umut ediyoruz. O yüzden kötü olan her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Herkes mevcut sıkıntılı durumlar için bir başkasını suçluyor. Herkes bir kurtarıcı, bir kahraman bekliyor. Herkes bir günah keçisi belirliyor. İstiyoruz ki hep konfor alanında kalalım ama her şey de düzelsin, yoluna girsin. Yok öyle bir şey! Sorumluluk almadan, yani elini taşın altına sokmadan kendi yaralarını saramazsın. Kahraman da sensin, günah keçisi de!..
Bir başkasını etkilemek için aldığın kararın istemediğin sonuçlarıyla yüzleşmek ile kendi içindeki sesin iradesini dinleyip aldığın kararların sonuçlarıyla yüzleşmek çok farklı tatlar bırakır hayatında. İlki seni kendi gözünde mağdur yapar, ikincisi kahraman. İlki için "keşke" dersin, ikincisi için "iyi ki". Bu da yolculuğun tüm gidişatını değiştirecek güçte bir hayat kazanımıdır.
Beyza Akbaba
Bir kitabı okumaya başladı
Bazı Yaralar Yararlıdır
Bazı Yaralar YararlıdırSelen Baranoğlu
10/10 · 5 okunma
İnsanlar ırmak gibidir: Hepsinde su aynı sudur, her yerde birbirinin aynıdır ama bir ırmak dar, hızlı,geniş,sakin,temiz, soğuk, bulanık,ılık olabilir. İnsanlar da böyledir. Her insan içinde tüm insan özelliklerinin ilk belirtilerini taşır ve zaman zaman bu belirtilerin bazılarını, zaman zaman da diğerlerini gösterir, sık sık da her şeyiyle aynı kaldığı halde kendine hiç benzemeyen bir insan olur.
Sayfa 277Kitabı okudu
480 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.