Hukukun amacı "adaletin hükümranlığını
sağlamaktır" ifadesi yanlıştır.
Onun yerine hukukun amacı "adaletsizliğin hükümran
olmasını önlemektir" ifadesini kullanmak gerekir.
Kendiliğinden var olan, adalet değil, adaletsizliktir.
Adalet, ancak adaletsizlik yoksa gerçekleşebilir.
Yakınlığı belirleyen şey zaman ya da imkan değildir; sadece karakterdir. Bazen yedi yıl yetmez bazı insanların birbirini tanımasına, ama bazılarına da yedi gün rahat rahat yeter.
İnsan bir zaman tüketicisidir. Üstelik bize ayrılan bu zaman oldukça sınırlıdır da. Ama yine de çoğumuz yapmak istediklerimizi sonsuza dek zamanımız varmışçasına erteleriz.
Başkasının onayına ihtiyaç duymadığınız noktada potansiyelinizin de değerinizin de tek sahibi sizsiniz, özgürsünüz… Unutmayın ki biz zaten varız, bu dünyadayız ve sadece bu yüzden bile çok değerliyiz.
Demokrasi Abraham Lincoln'ın, "Tüm insanları bir süre kandırabilirsiniz, birtakım insanları sürekli kandırabilirsiniz ama tüm insanları sürekli kandıramazsınız," prensibi üzerine kuruludur.
Ataman Tangör, Psikoterapide Zamanı Yaşamak adlı kitabında şöyle yazmış. "....Bu yaklaşım, varoluşçuluğun ölüm-yaşam diyalektiğine benzer; ölüm korkusu kötü yaşanmışlığın bir sonucudur.
"Hatta, henüz icat edilmemiş silahlar da insanoğlunun içindeydi. Yani, insanlar bir savaş alanıydı. Ceket, gömlek, pantolon ya da etek giymiş, hatta kravat takmış, traş olmuş, kokular sürmüş bir savaş alanı. Gülümseyen bir savaş alanı. Öpen hatta, okşayan, konuşan, susan, çiçekler alıp çiçekler veren bir savaş alanı... Peki, bir barış bahçesi olamaz mıydı aynı insan? Şöyle, güllerin kuş cıvıltılarına, kuş cıvıltılarının güllere karıştığı, mutlu yüzlerle dolu rengârenk bir barış bahçesi?"