- Yanlış yere bakıyorsun! O denizden gelmeyecek. Ve sanırım o da benim gibi yüzmeyi iyi bilmiyor.
- Ne zamandır beni izliyorsun?
- Zamanı değil; seni izliyordum. O yüzden saat veremeyeceğim.
- Denize baktığımı mı sanıyorsun?
- Baktığınla gördüğün farklı olabilir. Ben hiçbir şeye senin gözlerinden bakamadım. O yüzden bilemem!
- Evet, sen sadece benim gözlerime bakmasını bilirsin. Sonra da “Neyin var çekik göz?” diye sormayı…
- Yanılıyorsun Sahra. Ben hiçbir zaman gözlerine bakmadım. Benim baktığım gözlerindeki manaydı.
- Gözlerine baksaydım eğer… Neyse…
- Söyle! Gözlerime baksaydın?
- Gözlerine baksaydım; neyin var diye soramazdım.
- Neden?
- Çünkü ben iyi yüzme bilmiyorum. Bilseydim, denize de daha çok girerdim. Gözlerine de…
“Sıra dışı olmak özgürlüktü. Ama herkesin kendisini sıra dışı olarak gördüğü bir yerde gerçek sıra dışı olanlar, kendilerini sıra dışı görmeyenler oluyordu.”