Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sıla Seray

Sıla Seray
@Silaaseray
Sosyal Hizmet Uzmanı
Hacettepe Üniversitesi
Ankara
4 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Belki de tükenmişimdir. Bir şeyler için uğraşacak çabayı kendimde bulamıyorumdur. Benim de emek vermeden güzel giden şeylere ihtiyacım vardır. Hep ben yorulmak istemiyorumdur. Yeniden inanmaya ihtiyacım vardır. Beni bana geri vermek istiyorumdur.
Reklam
430 syf.
·
Puan vermedi
Bin Muhteşem Güneş
Bin Muhteşem GüneşKhaled Hosseini
9.1/10 · 100,6bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İncinin özü insanın özüne karışınca ortaya tuhaf, kapkara bir tortu çıkıvermişti...Bu kara tortu bir akrep gibi, yiyecek kokularının orta yerinde duyulan açlık hissi gibi ya da sevmeyişin, sevilmeyişin yarattığı yalnızlık gibiydi tıpkı...
O gece ilk kez öylesine büyülenmişcesine hissettiğim o güce teslim olmaktan alıyorum yaşamın kaynağını. Beni nereye sürüklediğini sorgulamıyorum. Belki bir başka uçuruma, başkalarının ayıp diye adlandırdığı, belki de başka bir yüceliğe sürükleyecek. Bunu bilmiyorum ve bilmekte istemiyorum. Çünkü inanıyorum ki, yalnızca kendi kaderini bir gizem olarak yaşayabilenler gerçek anlamda yaşıyordur.
Reklam
O an içimdeki bu donuklaşma sürecinin ne kadar ilerlemiş olduğunun birden bilincine vardım -akan, yansıyan sular gibi hiçbir şeyin tutsağı olmadan, hiçbir yerde köklenmeden, kayıp gidiyordum ve bu soğukluğun ölüme, cesede benzer bir yanının olduğunu çok iyi biliyordum; henüz çürümenin kötü kokan zerresi sarmamıştı gerçi ama umutsuz bir donukluğun, acımasız- soğuk bir hissizliğin gerçek anlamda bedensel ölümün ve çürümenin önüne geçtiğinin dışarıdan da belli olduğu dakikaydı.
On bir bin dokuz yüz doksan dokuz küçük balık "İyi geceler" dileyerek yatmaya gitti... Büyükanne de uykuya daldı... Ama küçük kırmızı bir balık ne yaptı ne ettiyse gözüne uyku girmedi. Sabaha kadar denizi düşündü.
Ben ne kötümserim ne korkak. Gözümün gördüğünü, aklımın söylediğini dile getiririm.
Ancak bu dünyada hiçbir şey ebediyen sürmez. Dolayısıyla neşe, ikinci dakikada birincidekinden daha az canlıdır; üçüncü dakikada biraz daha zayıflar. En sonunda da bütünüyle yok olur ve yeniden eski normal halimize döneriz .
Genç adam; şu kısacık ömründe birçok kez, ince düşünceli, iyi eğitim almış, kibar denilen, herkesin saygın ve soylu insanlar olarak kabul ettiği kimselerin görüşünün altında ne kadar vahşi bir kalabalık bulunduğunu gördüğünden, elleriyle yüzünü kapatmış ve "Ey Tanrım!" diyerek ürpermişti.
Reklam
Acıya gözyaşları ve çığlıkla; alçaklığa hoşnutsuzlukla; kötülüğe nefretle tepki veriyorum. Bana göre hayat denilen şey bundan ibaret.
O zaman, ben bir salağım. Acı çekiyorum, memnuniyetsizim ve insanların her haline şaşırıyorum.
Fakat kader bizi ne kadar da yaban bir yere atmış! En acısı da burada ölecek olmak. Ah, ne yazık!
Ancak gölge gibi uçuşarak sağda solda gezinen suret aslında hep aynı kişiydi: İçine düştüğü derin yalnızlığın hapishanesinde çırpınan vahşi bir hayvanmışcasına dolaşan ve hiç gelmeyecek bir şeyi gözleyen Madam Prie.
İçindeki her şey susmuştu; yüreğinde çalıp duran o neşeli müzik, anahtarı kaybolmuş bir müzik kutusu gibi sessizliğe gömülmüştü adeta.
Sıla Seray
@Silaaseray·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Anayurt Oteli
Anayurt OteliYusuf Atılgan
6.8/10 · 29,9bin okunma
Reklam
Sıla Seray
@Silaaseray·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan
7.7/10 · 59,7bin okunma
"Emme, kim dinsiz değil? Kim imansız değil? Herkesin yaptığı bu... Ben icat etmedim ya..."
Sayfa 100Kitabı okudu