Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mustafa

Mustafa yorumladı.
İnsanları doğruluğu aramaktan alıkoyan nedir?
Mustafa okurunun profil resmi
İnsanları doğruluğu aramaktan alıkoyan faktörleri bir kaç maddede sıralanabilir. 1-Şüphe insanları gerçeği aramaktan alıkoyabilir ve doğruyu kabul etmekte zorlanmalarına neden olabilir. 2-Kibir kişinin kendi fikirlerini ve inançlarını mutlak doğru olarak görmesine ve alternatif görüşlere kapalı olmasına neden olabilir. 3-Cahillik bilgi eksikliği nedeniyle doğruyu aramaktan alıkoyabilir. 4-Kötü niyetli olmak ise insanları gerçeği görmekten alıkoyabilir ve yanlış bilgilendirme veya manipülasyon yoluyla yanlış inançlara sahip olmalarına yol açabilir. 5-Şeytan insanları doğruluğu aramaktan uzaklaştırmak için vesveselerle ve aldatıcı düşüncelerle etkileyebilir.
Arap Ataş okurunun profil resmi
Doğru söze ne hacet hocam 👌🏻
Reklam
Ayakta durduğumuz yer, oturduğumuz yere bağlıdır.
Mustafa okurunun profil resmi
Kişinin kendi durumunu değiştirmek ve hedeflerini gerçekleştirmek için adımlar atmaktan kaçınmaması gerektiğini anlatır bu alıntıda. Eğer harekete geçmezsek mevcut durumumuzda kalırız ve istediğimiz değişiklikleri elde edemeyiz. Ancak adımlar atmaya başladığımızda hayatımızda ilerleme kaydedebilir ve istediğimiz sonuçlara ulaşabiliriz.
Çekim Gücü
Çekim gücü, aradaki mesafenin karesine ters orantılı olarak azalır. Eğer iki cisim birbirinden iki misli uzaklaştırılarak döndürülürse, onları birbirine çeken güç ancak 1/4 oranındadır. Eğer bu iki cisim on misli uzaklaştırılırsa, çekim gücü 10yani 100 kez küçülür. Çekim gücünün ters orantılı olması gereklidir, yani mesafe arttıkça çekim gücü azalmalıdır. Eğer çekim gücü uzaklık arttıkça doğru orantılı olarak çoğalsaydı, en büyük gücü en uzaktaki cisimler üzerinde etkisini gösterecek ve sanırım, evrendeki tüm madde tek bir kozmik birikinti oluşturmaya doğru sürüklenmiş olacaktı. Hayır, durum böyle değildir. Çekim gücü, mesafe arttıkça azalmalıdır. Bu nedenledir ki, bir gezegen ya da kuyruklu yıldız (kornet), Güneş’ten uzak olduğu sırada yavaş ve Güneş’e yakınken hızlı dönüyor; Güneş’ten ne denli uzaktaysa, çekim gücünü de o ölçüde az hissediyor.
Mustafa okurunun profil resmi
Düşünelim ki siz ve arkadaşınız birer fenerle karşılıklı duruyorsunuz ve aranızdaki mesafe 1 metre. Fenerlerinizin ışığı birbirine rahatça ulaşıyor. Şimdi eğer aranızdaki mesafeyi 2 metre yaparsanız ışığın birbirinize ulaşma gücü dört kat azalır yani ışığın birbirinize ulaşma şiddeti ilk durumun sadece 1/4'ü kadar olur. Eğer aranızdaki mesafeyi 10 metre yaparsanız bu sefer ışığın gücü 100 kat azalır ve birbirinizi aydınlatmanız çok daha zorlaşır. Bu örnek çekim gücünün nasıl çalıştığını anlamamıza yardımcı oluyor. Uzayda da örneğin Dünya ile Ay arasındaki çekim gücü bu iki cisim arasındaki mesafe arttıkça azalır. Eğer Ay Dünyadan iki kat daha uzak olsaydı Dünyanın Ayı çekme gücü dört kat daha az olurdu. Bu Ayın yörüngesinin nasıl şekillendiğini ve neden bazı zamanlar Dünyaya daha yakınken daha hızlı hareket ettiğini açıklar. Bu yüzden gezegenler ve yıldızlar arasındaki çekim gücü onların arasındaki mesafe arttıkça azalır. Eğer bu böyle olmasaydı ve mesafe arttıkça çekim gücü artsaydı evrendeki her şey birbirine doğru çekilir ve sonunda büyük bir yığın halinde birleşirdi. Ancak çekim gücü mesafeyle azaldığı için gezegenler, yıldızlar ve diğer gök cisimleri kendi yörüngelerinde dengeli bir şekilde dönebilirler.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Newton, hareket eden bir cismin, yolu üzerinden çekecek bir etkiyle karşılaşmadıkça, düz hat üzerindeki gidişini sürdürdüğünü özetleyen çekim gücü yasasını buldu. Ay’ı yeryüzüne doğru sürekli olarak çekerek hemen hemen dairesel bir yörüngede tutacak bir başka güç olmasa, Ay yörüngesine teğet bir çizgi üzerinden dümdüz fırlayıp giderdi diye düşünüyordu Newton. Bu çekim gücünün uzaktan etki yaptığı kanısındaydı. Yerküreyle Ay’ı fiziksel olarak birbirine bağlayan hiç bir şey yoktu ortada. Buna karşın, yerküremiz sürekli olarak Ay’ı kendine doğru çekmektedir. Kepler’in üçüncü yasasını kullanarak (2) Newton matematiksel olarak yerçekimi gücünü hesapladı. Bir elmayı yere çeken gücün Ay’ı da yörüngesinde tutan aynı güç olduğunu gösterdi. Uzak gezegenlerden Jüpiter’in o zamanlar yeni keşfedilen Ay’larını yörüngesinde tutan gücün de ayrı bir şey olmadığını ortaya koymuştu.
Mustafa okurunun profil resmi
Newton'a göre, bir cisim hareket halindeyse ve onu durduracak ya da yönünü değiştirecek bir kuvvet yoksa, o cisim sürekli aynı hızla ve aynı yönde hareket etmeye devam eder. Örneğin, bir kaykaycı düz ve pürüzsüz bir yolda kayıyorsa, ve kimse ona dokunmaz ya da rüzgar esmezse, kaykaycı durmadan ilerlemeye devam eder. Newton, aynı durumun Ay için de geçerli olduğunu düşündü. Eğer Dünya'nın Ay'ı çeken bir gücü olmasaydı, Ay dümdüz bir çizgi çizerek uzaya doğru gitmeye devam ederdi. Ama Dünya'da yaşadığımız gibi, Ay'ın da etrafında döndüğü bir yerçekimi kuvveti var. Bu kuvvet Ay'ı sürekli Dünya'nın etrafında dönmeye zorluyor ve bu yüzden Ay düz bir çizgide gitmiyor, neredeyse mükemmel bir daire çizerek Dünya'nın etrafında dönüyor. Kepler isimli bir başka bilim insanının yaptığı gözlemlerden yola çıkan Newton, gök cisimlerinin hareketlerini açıklayan matematiksel bir formül geliştirdi. Bu formül sayesinde, yerçekimi kuvvetini hesaplayabiliyordu. Yani Newton, yerde duran bir elmanın neden düştüğünü ve Ay'ın neden Dünya'nın etrafında döndüğünü aynı yerçekimi kuvveti ile açıkladı. Ayrıca Newton, Jüpiter gibi uzak gezegenlerin etrafında dönen yeni keşfedilen uyduların da aynı yerçekimi kuvveti ile hareket ettiğini gösterdi. Yani her şey, küçücük bir elmadan, devasa gezegenlere kadar, aynı yerçekimi kurallarına göre hareket ediyor. Bu kuvvet her yerde var ve tüm cisimler arasında bir çekim sağlıyor, ama bu çekimi göremiyoruz ya da elle tutamıyoruz, sadece etkilerini gözlemleyebiliyoruz.
Soru - cevap
Hayatımızın bir parçası olan Ay bir şekilde Dünya'nın çevresinden uzaklaşsaydi veya var olmasaydı, Dünya üzerinde nasıl bir etkisi olabilirdi ¿¿
Mustafa okurunun profil resmi
Ay olmadan hayatımızda bir dizi önemli değişiklik meydana gelebilir. Ay Dünya üzerindeki birçok doğal süreci etkileyebilen gravitasyonel bir kuvvete sahiptir. Bu nedenle yokluğu gezegenimizde ve yaşamımızda birçok farklı alanda etkili olabilir: 1. Gelgitlerde Değişiklikler: Ayin en belirgin etkilerinden biri Dünyanin okyanusları üzerindeki gelgit olaylarını yönetmesidir. Ay olmazsa güneşin küçük gelgit kuvveti dışında gelgitler büyük ölçüde azalır veya neredeyse tamamen kaybolur. Bu deniz ekosistemleri ve balıkçılık dahil olmak üzere birçok deniz kaynaklı endüstri üzerinde derin etkiler yaratabilir. 2. Eksen Sabitliğinde Değişim: Ay Dünyanin eksenel eğikliğini sabitleyen bir etkiye sahiptir ve bu mevsimlerin oluşumunda önemli bir role sahiptir. Ayin olmaması Dünyanin eksenel eğiliminin daha fazla dalgalanmasına neden olabilir bu da zaman içinde dramatik iklim değişikliklerine ve ekstrem mevsimlere yol açabilir. 3. Gün Uzunluğunda Değişiklikler: Ay Dünyanin dönme hızını yavaşlatıcı bir etkiye sahiptir. Ayin olmaması Dünyanin dönme hızının zamanla artmasına ve dolayısıyla gün uzunluklarının kısalmasına neden olabilir. 4. Ekolojik Etkiler: Ay, gece aydınlatması sağlar ve birçok gece aktif olan hayvanın davranışlarını etkiler. Ayin yokluğu bu hayvanların göç beslenme ve üreme modellerini değiştirebilir. Sonuç olarak Ayin yokluğu Dünyanin doğal ortamı üzerinde geniş çapta ve derin etkilere sahip olabilir. Gelgitlerden iklim değişikliklerine, ekolojik döngülerden birçok alanda değişikliklere yol açabilir. Ay Dünya sisteminin dengesinde önemli bir faktördür ve varlığı gezegenimizin bugünkü halinin şekillenmesinde kritik roller oynamıştır.
211 öğeden 1 ile 5 arasındakiler gösteriliyor.