Bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir.
Fyodor Dostoyevski
-O çocuk halimizden uzaklaşıp sahip olmadığımız şeylerde mutluluk arar hâle gelmişiz. Şu kadar param olursa, şöyle arabam olursa, şununla evlenirsem, şu mevki makama geçtiğimde yaşam daha keyifli olacak gibi..
-Olmuyor değil mi?
-Olmuyor.
Paylaşırsa dost paylaşırmış
İnsanın derdini sevincini
Dost ümidiyle ortalığa düşmeyegör
Hangi kapıyı çalsan kimseler yok
Hangi omuza dokunsam yabancı çıkar
Nerde olsa yaşıyor insan;
Nerde olsa bir gün ölmek var.
Sen ilk aşkım, ilk gözağrımsın;
Dünyalara değişmem seni,
Keyfimden uçtuğum oluyor,
Rüyama girdiğin geceler.
Bayram sabahı bile olsa,
Sensiz doğan günü n'eyleyim!
Hayat karşınıza ne çıkarırsa çıkarsın, eğer kendinizle "iyi bir arkadaşlık" içindeyseniz, o zaman yolculuk çok daha yönetilebilir ve keyifli olacaktır.
İçimi titreten bir sestir her gün.
Saat her çalışında tekrar eder:
"Ne yaptın tarlanı, nerede hasadın?
Elin boş mu gireceksin geceye?
Bir düşünsen yarıyı buldu ömrün.
Gençlik böyledir işte, gelir gider;
Ve kırılır sonra kolun kanadın;
Koşarsın pencereden pencereye."
Ah o kadrini bilmediğim günler,
Koklamadan attığım gül demeti,
Suyunu sebil ettiğim o çeşme,
Eserken yelken açmadığım rüzgâr
Gel gör ki, sular batıya meyleder,
Ağaçta bülbülün sesi değişti,
Gölgeler yerleşiyor pencereme;
Çağınız başlıyor ey hâtıralar.