Gerek sadık hidayetin hayatı gerekse bu kısacık kitapta az ve öz anlatımıyla beni büyüleyen,her satırın altını çizmek istediğim, kendimi kasvetli karmaşık ama ilgi çekici bir rüyada hissettiğim, bir çırpıda okuduğum muhteşem bir eser.
Kitapların başlangıçları benim her zaman ilgimi çekmiştir. Bu kitabın başlangıcı da oldukça etkileyici:
“Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.
Kimseye anlatılamaz bu dertler, çünkü herkes bunlara nadir ve acayip gözüyle bakarlar. Biri çıkar da bunları söyler ya da yazarsa, insanlar yürürlükteki inançlara ve kendi akıllarına göre hem saygılı, hem de alaycı bir gülüşle dinlerler bunları. Çünkü henüz çaresi de, devası da yok bu dertlerin. Tek ilaç şarap yardımıyla unutmaktır. Afyonun ve uyuşturucu maddelerin sağladığı sahte uykudur. Ama ne yazık ki bu tür devaların da etkisi geçicidir, acıyı kesecekleri yerde çok geçmeden daha da şiddetlendirirler.”