Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Thesilenceof readingbook

Thesilenceof readingbook
@Thesilenceofreadingbook
443 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Doksan Üç, Fransız İhtilali’ne yönelik olan karşı-devrimci tepkileri konu alıyor. Bu tepkilerin yani kralcılar ve cumhuriyetçiler çatışmasının nasıl iç savaş halini aldığını okuyoruz. Denizde insanların savaşta ne hissettiklerini gördüğümüz gibi başkentten uzak kırsal kesimlerde geçimini sağlayan insanların da düşüncelerini, bu ihtilalin onlara yansımalarını görüyoruz. Onlar bu çatışmanın nedenlerinin bilincinde değilken bile bu çatışmanın içinde kendilerini bulurlar. Kralcıların amaçlarına ulaşmak için gözlerini nasıl kararttığını, kadın, çocuk ve tutsak demeden herkesi öldürdüğünü görüyoruz. Ayrıca dini kullanarak bölge halkını kendi taraflarına çekiyorlar. Kitapta burayı anlattığı yerde aklıma “Din halkın afyonudur” sözü gelmişti. Aslında bir yandan da merkezi düşünce ile yerel düşüncenin çatışmasını da okuyoruz. Yerelde çatışmalar, saldırılar devam ederken merkezde de ihtilal günlük hayatı ve mekanları dönüştürmüş durumda. Ben kitabı severek okudum. İhtilalin yansımalarını, iç savaş haline gelen çatışmayı, yerelin ve merkezin düşünce farklılığını güzel dile getirmişti. Hugo bunları karakterlerin hikayeleriyle birleştirerek daha etkili hale getirmişti.
Doksan Üç
Doksan ÜçVictor Hugo · İletişim Yayıncılık · 2018663 okunma
Reklam
824 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Boccaccio, kitaba dönemin durumunu anlatarak başlar. Veba salgınının şehri getirdiği halden bahseder. Yasaların kontrolünü ve toplumun düzenini sağlayan insanlar ya da yardımcıları hastalanmış ya da ölmüştür. Bu nedenle yasalar işlemez haldedir. İnsanlar öleceğini düşündüğünden, yarınlar yokmuşcasına eğlenmekte, birbirlerinin evine gitmekte ve evleri kendi evleri gibi kullanmaktadır. Aldıkları tek önlem hasta kişilerden ve eşyalarından uzak durmaktır. Bu hastalık yüzünden anne çocuklarından, karısı kocasından, kardeşi ablasından, yani birçok yakın, birbirinden uzağa kaçmaktadır. Hastalıkla birlikte yeni adetler ortaya çıkmıştır. Hastalık kenti ve insan ilişkilerini dönüştürmüştür. Böyle bir ortamda yedi kadınla üç genç erkek bir araya gelip buradan uzaklaşmaya karar verir. Şehirden uzak bir yere giden bu insanlar, vakit geçirmek için hikaye anlatmaya başlar. Bir günde herkesin hikaye anlatmasıyla on hikaye, on günde ise yüz hikaye anlatılmış olur. Bunlar 14. yüzyılın günlük hayatından bahseden hikayelerdir. Bu hikayeler anlatılırken bir yandan da toplumun eleştirisi de yapılır.Din adamları, ahlak, başa gelen talihsiz olaylar, mutlu sonlar, çabalayarak amacına ulaşanlar, hüsranla biten aşklar, kadın erkek ilişkileri bu hikayelerin konularıdır. Kısaca günlük hayatta görülen her şey, hikayelerde yer edinir. Bu eser edebiyat için ayrı bir önem taşır. 14. yüzyıl Batı hayat tarzını anlatır. Hümanizmin doğmadan önceki habercisi olarak görülür. Yazar da Dünya edebiyatının ilk hikayecisi olarak görülür.
Decameron
DecameronGiovanni Boccaccio · Alfa Yayınları · 20201,212 okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Komplo
KomploPaul Nizan
0/10 · 4 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
48 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
“Bu dili ben seçmedim. Kader, raslantılar, koşullar dayattı onu bana. Fransızca yazmak, mecburum buna. Bu bir meydan okuma. Okuma yazma bilmeyen birinin meydan okuması” Syf.40 Merhabalar, yazarın kitaplarını okumaya bu kitabıyla başlamak istedim. Çocukluğunu ve başka bir ülkeye sığınmacı olarak gidişini kaleme almış. Kısa bir metin olduğu için dinlenirken okuyup bitirdim. Yazarın hayatında okumak önemli bir yerde. Ülkesinin Sovyet Birliği tarafından işgalinden sonra İsviçre’ye sığınmacı olarak gittiğinden en çok bu konuda zorluk çekiyor. Fransızca onun için bilmediği, okuyup yazamadığı bir dil. Tabi okuyup yazabilmek için dili öğreniyor. Ama onu düşman dil olarak adlandırıyor. Çünkü dili öğrendikçe kendi anadilini, kültürünü öldürüyor. Oradaki topluma uyum sağlıyor. Ama bunlar içindeki aidiyet sorununu çözmüyor. Hala kendini öteki hissediyor. “ Ülkemi terk etmeseydim nasıl bir hayatım olurdu? Daha zor, daha yoksul sanırım ama daha az yalnız, daha az parçalanmış, mutlu belki de.” Syf.31
Okumaz Yazmaz
Okumaz YazmazAgota Kristof · Can Yayınları · 20231,179 okunma
Reklam
432 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 günde okudu
Sonunda yazarla tanıştığım için mutluyum. Yazar uzun cümleler kullanmış. Hatta çoğu yerde nokta yerine virgül var. Ayrıca bir de yabancı isimlerin çevrilmesini istememiş. Kitaptaki notta olduğu gibi kalmalarını istediği söyleniyor. Bunlar belki okurken zorlanmanızı sağlayabilir. Benim bu yüzden ara verdiğim oldu. Özellikle yabancı isimleri, gelenekleri araştırırken. Sanatla, Japon kültürüyle iç içe metinler okuyoruz. Böyle 17 öykü var. Çoğunlukla öyküler Japonya’da geçse de, arada Yunanistan, İspanya gibi ülkelerde var. Sanatın ve sanat eserlerinin insanlar üzerindeki etkisini görüyoruz. Yazar öyküdeki karakterin sanat eseri karşısında bulunduğu ruh durumunu okuyucuya hissettiriyor. Bazı öykülerde tarihsel bağlantılar da kuruyor. Sanat eserlerinin ölümsüzlüğünü görüyoruz. Bazı öykülerde sanat eserinin yapılış sürecine tanık oluyoruz. Bakmak ve görmek arasındaki farkı hatırladığımız Kamo Avcısı öyküsü, insanları etkisi altında bırakan resimler ve heykellerin öyküsü, kadim bir Buda heykelinin restorasyon süreci, usta bir Rönesans ressamı, bir Noh oyunu aktörü, müzede bağ kurduğu heykeli korumaya mutlulukla gelen bekçi... Bunlar öykülerde geçenler. Severek okudum.
Seiobo Orada, Aşağıdaydı
Seiobo Orada, AşağıdaydıLaszlo Krasznahorkai · Can Yayınları · 201925 okunma
112 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 saatte okudu
“İlkin pek çok şeyim vardı. Sonra azaldı.” Nina Faber bir şair. Ama İskandinav Konseyi Edebiyat Ödülü’nü alması gerektiği düşünülse de şiirleri 1970’li 80’li ve 90’lı yılların siyasi atmosferlerine naif kalır ve zamanla şansı azalır. Bu hayal kırıklığıyla ortadan kaybolur. Sonra beraberinde bir sürü şiir ile geri gelir. Bu şiirlere İstanbul ve boğaz manzarası konu olur. Hatta yayınlattığı kitabının adı Boğaziçi olur. Yeni kitabının çıkması ne kadar güzel bir olay olarak gözükse de aslında Nina stres içindedir. Kendini ispatlamak ister. Geçen zaman onun özgüvenini azaltmıştır. Bir şey beceremediğini düşünür. En çok da eleştirilerden çekinir. Bu stresin içinde hayatını sorgular. Şair olmasaydı da düzenli geliri olan bir işte çalışsaydı hayatı nasıl olurdu? Böyle bir iş sayesinde toplum içinde bir statüye de sahip olabileceğini düşünür. Şiddet, intikam, kızgınlık, öfke gibi birçok duyguyla savaşır ama en çok da insanlara karşı yenilmemek ister.
Mal Sayımı
Mal SayımıErlend Loe · Yapı Kredi Yayınları · 2023149 okunma
“...çünkü genelde sınanmamış , dimdik ayakta duran erdem düşenlere tepeden bakar.”
72 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
29 saatte okudu
Merhabalar, Schiller’in Ihlamurlar Altında Gezinti kitabı yılın sonunda okuduğum bir kitaptı ve yılı güzel kapatmamı sağladı. Öyküleri severek okudum. En çok da ikinci öykü ve son öykü beni etkiledi ve hakkında düşündürdü. İlk öykü, iki soylu kardeşin aynı kıza aşık olmasıyla ilgili. Bu aşkı hangi kardeş hakkediyor diye kendilerini bir sınava
Ihlamurlar Altında Gezinti
Ihlamurlar Altında GezintiFriedrich Schiller · Can Yayınları · 2021714 okunma
580 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.