“Bir şeyi düşünmeyi bırakmayı düşünmek de düşünmektir, bu düşünceye sahip olduğun sürece o bir şeyi düşünüyorsundur. Bir şeyi düşümeyi bırakmak için o şeyi düşünmeyi bırakmayı düşünmenin kendisini bırakmak gereklidir.”
Bir insanın yüreğindeki duygular alışkanlık, sağduyu ya da kurallarla sınırlandırılamazdı, sonuna dek değişkendi. Özgürce kanat çırpar, hareket ederdi yürek. Tıpkı göçmen kuşlar için ülke sınırı diye bir kavramın olmaması gibi.
Bizim köyün meşhur masalcılarından Wang Gui Dede’nin anlatmış olduğu bir hikayeyi hatırladım birden: Bahtsız bir adam olan Jiang Ziya un satarken esen kuvvetli bir rüzgâr bütün unu alıp götürmüş sonra kömür satayım demiş ama o kış ılık geçmiş aksi gibi, başını göğe kaldırıp uzun uzun iç çekerken de kuş sıçmış ağzına.