Bana güvenmeyenlerle karşılaştığımda, tek başıma kaldığımda, elimi kolumu bağlayan bir tür boşlukta hissediyorum kendimi. Bu halimi tam da anlayabilecek kişisin sen -en ufak bir iltifat, övgü istemiyorum, birileri gelip beğenmedikleri işlerime bakıp ‘beğendim’ desinler istemiyorum; hayır, istediğim, kötü bir iş karşısında bozum olmayacak, gerçek, akıllı bir içtenlik... İstediğim, yaptığım bir iş altı kez kötü çıkarsa ve ben cesaretimi yitirmeye başladığımda, ‘şimdi yeniden, yedinci kez denemelisin’ diyebilecek biri... Gereksindiğim ve onsuz yapamayacağım yüreklendirme nedir, anlıyorsun ya... Sanıyorum sen bunu çok iyi anlarsın ve bana sonsuz yardımın dokunur.
Geçmişte yaptıkların yanlış değildi, hayır. Geçmişte olduğun gibi olmak zorundaydın; o geçmiş doğruydu. Ama bu demek midir ki o geçmiş yalnızca bir hazırlık, bir temel, bir tür eğitim olamaz? İlle de yaşamının kesin çizgisi olması gerekir mi? Bence ilk dediğim doğru. Neden öyle olmasın?