Fazla betimlemelerinden dolayı biraz önyargıyla başladığım bir kitaptı. Fakat okudukça kendinizi ailenin içinde hissediyorsunuz ve onlarla üzülüp ,onlarla seviniyorsunuz ve çalışıyorsunuz. Kitaba gelecek olursak realist bir roman olmanın yanında yazarın hayatında da önemli ölçüde izler taşımaktadır. Dolayısıyla da ortaya çok harikulade bir eser çıkmıştır. 20. yüzyılın başlarında Amerika’da başgösteren ekonomik kriz bütün herkesi olduğu gibi Joad ailesini de vurmuştu. “Umut fakirin ekmeğidir “sözünden yola çıkarak köylerinden kaliforniya’yı göç eden Joad ailesinin yolculuk ve yaşam mücadelesini konu alır. Tolstoy un da dediği üzere; iyi hikayeler iki şekilde başlar: ya bir insan yolculuğa çıkar, ya şehre bir yabancı gelir. Bu kitapta her ikisi de mevcut. İnsanların umuda yolculuğunu, yaşam mücadelesini, açlıkla imtihanini, emek hırsızlığı kapitalist düzen, insanın değersizliğini yanında birlik ve beraberliğin, aile olmanın bilincini Joad ailesiyle bizlere aktarılmıştır. Her yeni doğumun yeni bir yaşam ve beraberinde yeni bir umudun olduğu vurgusuyla yazar umutları canlı tutmayı başarmış.