Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

dr. kadir

dr. kadir
@Umberto_
Sıkı Okur
en zor anda bir devadır hoş sesin, kendinle utanmadan konuş. !! iletilerimdeki şiir ve düşünce/denemelerin her hakkı saklıdır.
tıp
Diyarbakır/1996
190 okur puanı
Aralık 2016 tarihinde katıldı
gayriiradi biçimde, dışsal unsurları kıyaslayarak gencin savlarının yanlış olduğu yargısına varmıştı zaten. onlar, yani profesörler edebi hükümlerinde haklıydı, çünkü başarı kazanmışlardı. martin'in edebi yargıları ise yanlıştı, çünkü yazdıkları satmıyordu.
tib kültür yayınlarıKitabı okudu
Reklam
aralarındaki tek fark sınıf farkıydı ve sınıf denilen şey, insanın içinde bulunan değil, dışarıdan gelen bir şeydi. yani silkinip atılabilirdi.
Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
insan denilen yaratığın zihninde yer etmiş olan; kendi renginin, inancının ve siyasetinin en doğrusu, en iyisi olduğuna ve dünyanın dört bir yanına dağılmış diğer tüm insanların kendisinden daha talihsiz konumlara sahip olduğuna inanmasını sağlayan o yaygın dar görüşlülük, Ruth’da da vardı. eski çağlarda kadın olarak yaratılmadıkları için Yahudilerin Tanrı’larına şükretmesini sağlayan, modern dönemdeyse başka tanrıların yerine yeni bir tanrı koymak için misyonerleri dünyanın en ücra köşelerine gönderen şey, işte bu dar görüşlülüktü.
Türkiye iş Bankası kültür yayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
martin eden'la benzeşmek
dış dünyadan gelen en ufak bir etki, bilincini, düşüncelerini, anlayışını ve hislerini zıplatıyor, alev gibi yalayıp geçiyordu onu. fazlasıyla açık olduğu dış etkilere son derece duyarlıydı, üstün ve coşkun hayal gücü sürekli benzerlik ve farklılık ilişkileri kurmakla meşguldü.
Türkiye iş Bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
aslında benim neyi istediğimi biliyor musun? hepinizin canı cehenneme! rahatlık, sakinlik istiyorum. kendi huzurum için bütün dünyayı beş paraya satarım ben. beni kıyametin kopmasıyla çaysız kalmam arasında bir seçime zorlasalar, dünyanın batmasını umursamaz, çayımdan vazgeçmeyeceğimi haykırırdım.
Reklam
belki gerçekten acı çekmişsindir fakat bu acına en küçük bir saygı göstermiyorsun. içtensin ama onurun eksik. gururun yüzünden, en küçük bir olayı koca bir sorun haline getirip içindeki gerçeği çarçur ediyorsun. gerçekten söylemek istediğin bir şeyler var ama korkundan, sözcükleri ağzında geveleyip duruyorsun. çünkü düşüncelerini açıkça söyleyecek cesareti kendinde bulamadın, kararlı olamadın... ürkek bir küstahlık, senin bu davranışın. anlayışınla övünüyorsun ama öte yandan kararsızlıklarla dolusun. çünkü kafan çalıştığı halde, yüreğini ahlaksızlık karartmış. oysa yüreği temiz olmayan kimsenin anlayışı da tam olamaz.
bugünün insanı pek çok bakımdan barbarlık dönemindeki kişilerden üstün olduğu halde aklın ve bilginin gösterdiği yoldan gitmeye bir türlü alışamamış, aklın yolunu kullanmayı öğrenememiştir.
niçin ben iyilik, güzellik, yücelik gibi şeyler konusundaki anlama gücüm arttıkça bataklığıma daha çok gömülüyor ve boğulacak duruma geliyordum?
yalnız, şuna iyice inanmalısınız ki sayın yargıçlarım, asıl mühim olan ölümden kurtulmak değil, haksızlıktan sakınmaktır. çünkü, kötülük ölümden daha hızlı koşar. ben yaşlı ve ağır olduğum için yavaş koşan ölüm bana yetişmiştir. halbuki beni suçlayan kuvvetli düşmanlarıma hızlı koşan kötülük yetişmiştir. şimdi, huzurunuzdan ben ölüm cezasıyla ayrılıyorum, onlar da kötülük ve haksızlık cezasına çarptırılarak ayrılıyorlar. ben cezama razıyım, onlar da razı olsunlar. bu mukadderat, belki böyle daha iyidir.
serdar ortaç was right...
bildiğiniz gibi, bemol ve diyezler hariç, topu topu yedi nota var. ne çıkarsa ondan çıkıyor.
Reklam
bir tarafın kendi kültürünü (ne kadar yüce olursa olsun) öbür tarafa dayatması, kültür alışverişi anlamına gelmez. hepimiz william shakespeare'i, dante'yi, homeros'u, molière'i biliyoruz. bunlar çok önemli şeyler. fakat türkologlar dışında şeyh galib'i bilen tek bir batılı yoktur. bu engeli sadece farsça yazan şairler aşabilmiştir: sadi, hafız, firdevsi, hayyam gibi çok büyük iran şairleri... bunda da en büyük pay goethe'nin. çünkü goethe, fars şiirine hayran kaldığı için ömrünün son yıllarında farsça öğrendi. west-östlicher divan (batı-doğu divanı) diye bir kitap yazdı.
bir insanın kendisini başka bir insan karşısında silmesi, sıfırlaması, zamanla korkunç bir şiddete dönüşebiliyor.
osmanlılarda "hırs-ı piri" diye bir deyim vardır. "yaşlı hırsı" anlamına gelir. .... ama insan yaşlandıkça olgunlaşmalı, yeni yetme bir genç gibi kendini ispat etme çabasından vazgeçmelidir. çünkü artık yarışta değil jüridedir. altın değil sarraftır. değerlendirilen değil değerlendirendir.
239 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.