Hatırat dinlemek ve yazmak dev bir ekranda büyük bir tarihe şahit olmak gibidir.Bazen hüzün bazen coşkudur hatırat.Zordur hatırat yazmak.Zira binlerce hadise arasından bir ayıklama yapmak,tercihte bulunmak,karanlık noktalara ışık tutmaktır.Anı yaşarken aldığınız bir not yıllar sonra gelenler için bir rehber ya da büyük bir keşif olabilir.Hatıralar irşad eder, yeni nesillere yol açar.
“İşte bu eserde geçmişe yönelik hatıralarla yazılmıştır. Geçmişi bilmeyen geleceği bilemez!”
Ecdad ayaklanıyor ruhların mahşerinde,
Ordular şaha kalkar Fatih sultan konuşur.
Ya şehit ya gaziyiz, biz bu dava uğruna,
Hak yolundan dönmeyiz; iman konuşur.
Ey fakir milletlerin kan içen zalimleri,
Bizde Şeref, bizde Şan, bizde Vicdan konuşur…
-Sen raftaki bir kitabı almak için bile araya vasıta katar, iskemleye çıkarken; sen vapurdaki yolcunu seçmek için bile vasıtasız edemez, eline dürbün alırken, Allah’a vasıtasız ermekten, hatta tapmaktan nasıl bahsedebilirsin? Köprüden Üsküdar’a geçmek için bile vasıtasız kalsan bütün Karadenizi dolanmaya mecbur olan sen!…
Sonradan öğrendim ve anladım ki, velilerin kalbi, mücellâ bir aynadır; ve oraya muhatabının her hali akseder. Mesela, suya düşmüş bir müridi bitişik odada kurutulurken, dakikalarca zangır zangır titreyen veli…