Adil olanın peşinden gidilmesi doğrudur,en güçlünün peşinden gidilmesi ise kaçınılmazdır. Güçlü olmayan adalet acizdir:adeleti olmayan güç ise zalim. Gücü olmayan adelete mutlaka bir karşı çıkan olur, çünkü kötü insanlar her zaman vardır. Adeleti olmayan güç ise töhmet altında kalır. Demeki adelet ile gücü bir araya getirmek gerek;bunu yapabilmek içinde adil olanın güçlü, güçlü olanın ise adil olması gerek. Adelet tartışma ya açıktır. Güç ise İlk bakışta tartışılmaz biçimde anlaşır. Bu nedenle gücü adelete veremedik, çünkü güç, adelete karşı çıkıp kendisinin adil olduğunu söylemişti, Haklı olanı güçlü kılamadığımız içinde güçlü olanı haklı kıldık.
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...
Tanrı olmak zordur, Tanrı oldugunun farkına varmak ise iç çöküşün başlangıcıdır.
Gittiği yoldan çok emin olan Paul'un, yolun getirdiklerinin farkına vardığı bir bölüm okuyoruz. Yavaş yavaş Tanrı olmanın verdiği ağırlığı hissediyor ve kaçış yolları arıyor. İlk kitapta çokça eksikliğini hissettiğim Paul'un iç dünyası bu kitapta tamamiyle okuyucu önüne serilmiş ve kitap boyunca da bunu okuyoruz.
Paul'u tanımak, Muad'Dib'e Paul'un gözünden bakmak bence hikayenin temelini oluşturan en gerekli bölümlerden biriydi. İlk kitaba göre daha sakin olan ve okurken kadere yürüdüğümüz bu kitapta Tanrı olmanın bile bir sınırı olduğunu ve hayatın kör noktaları olduğunu görüyoruz.
"Ve sonunda 'Ay' düştü."
Tanrılar bile noksan olabilir, peki noksan bir Tanrı'yı müritleri kabul eder mi? Peki Tanrı, Tanrı olmayı istemiş miydi? Ya da Tanrı olmayı istemişken gerçekten gelmek istediği nokta bu muydu?
Paul'un insanı yönlerine fazlaca rastladığımız bu kitap aşırı duygu yoğunlukluydu, sanki bir aktara girmişiz de bütün kokuların farkına varmaya çalışıyormuşuz gibi buram buram hissettiriyordu kendini.
Liderler de insandır, işte bu insanı anlamaya çalışıyoruz hep beraber.
İlk kitaba göre ikinci kitabı çok daha fazla beğendim, kat kat daha etkileyici olduğunu düşünüyorum. Çıktığım bu serüvende yol beni nereye götürecek çok merak ediyorum, tabi bu seriyi bu zamana kadar keşfedememiş olmanın üzüntüsü bir var bir yanda...
Dune MesihiFrank Herbert · İthaki Yayınları · 20216,2bin okunma
Dur , kimdir gelen? Dürüst adamlar uyurken bu serseri ne diye ortalıkta sinsice dolanıp gizlice etrafı gözetliyor ? Konuş , ismim ne ? ve hemen söyle bana , Nereye gidiyorsun ve işin ne. "Ölüm."