Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yağmur

Hayattaki en önemli şeyler, uğruna savaşmaya değerdir. Korkunun sana ne söylediği hiç önemli değil.”
Reklam
“Çünkü ben de daha önce kayboldum. Uyuşturucu ya da başka bir şeye bulaşmamış olmam, onlardan daha iyi olduğum anlamına gelmez. Herkes hayatının bir noktasında yolunu bulacağı bir evi hak eder. Bu istediğin kadar kısa sürede gerçekleşmeyebilir ama kalpleri hala atıyorsa, bunun gerçekleşme ihtimali var demektir.” “Peki bu süreçte ne yapacağız?” Diye sordum. “Kaybettiklerimiz için dua edeceğiz, tatlım.” Bana kocaman bir gülümseme gönderdi. “Ayrıca geceleri ışığı açık bırakacağız.”
Zorla gülümsemek kolaydı. İnsanlara harika olduğumuz yalanını söylemek basitti, gerçek şu ki her kalp atışı size acı verirdi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Aşk kitaplarım bir kez daha haklı çıkmıştı. Aşk bir kazaydı. Tamamen sizin kontrolünüz dışında, güvenliğinizi hiçe sayarak meydana gelen bir kaza.
“Öyle olmasını ne kadar çok istesem de dünya siyah ve beyazdan ibaret değildi. Bazen, mutluluğu grinin tonlarında bulurduk.”
Reklam
“Geçmişimden kaçtığımı sanıyordum ama günün sonunda iblislerimizin bizi hep yakaladığını unutmuştum.”
Bizimki trajik bir sonla bitecek bir hikayeydi. Ancak uçurumdan aşağı inmeye çoktan başlamış olan bir trenin içindeyseniz, yapabileceğiniz tek şey sıkı tutunmak ve sahip olduğunuz her bir saniyeyi değerlendirmekti.
Çoğu insan, yapabileceği en büyük fedakarlığın bir şey uğruna ölmek olduğunu düşünürdü. Yanılıyorlardı. Yapabileceğiniz en büyük fedakarlık; bir şey uğruna yaşamak, onun benliğinizi tüketmesine ve sizi hiç tanımadığınız bir hale dönüştürmesine izin vermekti. Ölüm unutulurdu; yaşamak ise mutlak olan şeydi, var olan en sert gerçeklik.
Bazen hayatta iyi olanların değerini bilmek için birkaç kötü güne ihtiyacımız vardır.
“Güneş tıpkı nefrete benzer; onun gibi güzel, ölümcül ve hayatta kalabilmemiz için elzemdir. Seni kör edebileceği gibi aynı zamanda yaşamaya devam etmeni sağlar. Nefret insanı sevgiden fazla motive eder. Sevgi doyum ve huzur demektir. Mutlu insanlar hırslı olmazlar. Onlar sadece… var olurlar. Ama biz nefret dolu insanlar, biz farklıyız. Biz aç ve azılıyız. En iyi aşıklar nefret dolu insanlardan çıkar.”
Reklam
“Aşk her zaman güzel değildir, Tate. Bazen bütün vaktini eninde sonunda farklı olmasını umarak geçirirsin. Bazen daha iyi. Sonra bir bakmışsın, başladığın yere dönmüşsün ve yolun bir noktasında kalbini kaybetmişsin.”
“Kendimi onda kaybolmuş gibi hissetmemiştim çünkü ilk defa biri beni bulmuş gibi hissediyordum.”
“Belki de benim karşı çıktığım da budur. Herkes bozuk olanı tamir etmek ister, değil mi?” “Hayır,” dedi. “İnsanlar aslında seni tamir etmeyi umursamıyor. Sadece kırık parçalarını standartlarına uyana kadar şekillendirmek istiyorlar. Pürüzsüzleştirip daha az keskin yapmaya çalışıyorlar ki kırık parçaların onlara batsa bile çok derin kesik izi bırakmasın diye. Ama onların da senin kadar kırık parçaları var.”
Başka hiçbir şey konuşulmadı çünkü biliyordu. Aramızdakilerin bittiğini zaten biliyordu. Hikayemizin final bölümüne ulaştığı sır değildi ve bazı hikayeler sonsuza kadar mutlu yaşadılar diye bitmezdi. Bazı hikayeler öylece sona ererdi.
“Tanrı,” derdi bir kez daha bana masalı anlatan o kişi. “Ateşi çalanlardır, bunu hiç unutma.” Masalına son verirken ise her zaman aynı cümleyi tekrar ederdi: “Ateşin yandığı ilk yer, senin yuvandır; Prometheus’un yuvası ise zehri içtiği yerdir.” “Daima başlangıca geri dönersin,” diye devam ederdi. “Çünkü başlangıç, senin ateşinin yandığı ilk yerdir.”
Korhan durdu, zaman da onunla birlikte durdu. Boğazından öyle bir inleme sesi yükseldi ki eğer kucağında olmasaydım ayağa kalkardı ve eminim ki olduğu yere dizlerinin üzerine çökerdi. “Kim?” Dedi dişlerinin arasından. “Başında babası olmayan bir kız çocuğunun ona yapılanları şikayet edebileceği, altında serinlediği bir gölgesi de yoktur.” dedim gözyaşlarıma gem vurmadan titreyen bir ses, yarım bir tebessümle. “Karnıma dokundular benim hep. Hep dokundular. En büyüğünden en küçüğüne, ailenden tanıdığın herkes yapabiliyor bunu biliyor musun?” Yutkunurken boğazımdan aşağıya ateş iniyordu. “Bu yüzden bir gün kızın olursa onu asla yalnız bırakma.”
Sayfa 419Kitabı okudu