” Tanrım beni huzurun bir parçası yap.
Nefret olan yerde aşk ekmeme izin ver.
Suç olan yerde bağışlama ekeyim.
Şüphe olan yerde inanç,
ümitsizlik olan yerde umut,
karanlıkta ışık,
üzüntüde neşe.
Göklerin sahibi;
avunulmaktan çok avutayım,
anlaşılmaktan çok anlayayım, sevilmekten çok seveyim.
Çünkü vererek alırız,
bağışlayarak bağışlanırız ve ölerek
sonsuz hayata doğarız.”
Görmüş olduk ki hayat sadece yeme, içme, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamaktan ibaret değilmiş. Aynı zamanda güzel ilişkiler kurmak, güzel anılar biriktirmek; bir canlının kalbine veya kalbimize dokunmasıymış.
Sağlık için yaşam alanımızı sınırlandırmamız gereken günlerden geçiyoruz. İnsan böyle zamanlarda düşünmek, içine dönmek için fırsat buluyor. Ardına dönüp bakınca anı kutunda neler biriktirdiğinle zihnini meşgul ediyor insan. Kah gülerek kah hüzünlenerek.
Günlük yaşantımızda standart dediğimiz birçok anı özlüyoruz şimdi.
Özlediğimiz belki de özlendiğimiz günler bunlar.
Bu günler elbet geçecek güzel ilişkiler kurmaya, nice anılar biriktirmeye devam edeceğiz.
O günlere özlemle...
“Şimdi dünyanın alabildiğince büyük olduğunu hatırladım.Farklı umut,korku,his ve heyecanların,hayatın gerçek anlamını bulmak için bütün tehlikelere rağmen adım atmaktan korkmayanları beklediğini hatırladım.”