Jane Eyre , Bronte kardeşlerden okuduğum ilk kitap . Bu üç kızkardeş çok zor yaşam koşullarından geçmiş okula gitmemişler . Çünkü onlardan önce okula giden kardeşleri bu okullarda hastalığa yakalanıp ölmüşler . Üç yazar kızkardeşe de kendilerini eğitmek düşmüş . Kendilerini kapattıkları ‘ bayırdaki ev ‘ olarak geçen evlerinde hem çalışmış öğrenmiş hem birbirinden güzel romanlar yazmışlar . Ancak Victoria Dönemi olarak geçen baskıcı , kadınları aşağılayan bu dönemde kitaplarını bastırmak için erkek isimi kullanmak zorunda kalmışlar . Ben Jane Eyre’yi bayılarak okudum . Yazarının hayatından izler taşıyan bu eser oldukça hızlı akıyor . Yaklaşık 630 sayfa olmasına rağmen asla sıkıcı değil . Çizdiği güçlü , dediğim dedik kadın karakterden dolayı da gönlümde taht kurdu . Jane bu nedenle asla unutamayacağım karakterler arasına girdi . Bu sene içerisinde Emily Bronte’nin Uğultulu Tepeler ‘i de okumak niyetindeyim . Ayrıca yakın zamanda okuyacağım ve dizisini izleyeceğim Yeşilin Kızı Anne ‘de de Jane Eyre’den oldukça etkilenildiğini öğrendiğimde listemde öne almıştım iyi ki de almışım . Kitabın içeriğine gelince annesi ve babasını çok küçük yaşta kaybetmiş olan Jane ‘in hayatta tek başına kaldıktan sonraki mücadelesini anlatıyor diyebiliriz . Zorlu okul hayati , yılmadan bıkmadan çalışması , yoksullukla baş etmesi , mürebbiye olarak gittiği evdeki yaşadığı aşk ve sonrası oldukça akılda kalıyor , derin izler bırakıyor . Okuyun , okutturun arkadaşlar ...