Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Zeynep Demir Kahraman

Zeynep Demir Kahraman
@ZDogk
"Okumadığın gün karanliktasin." Nuri Pakdil
Reklam
O 'elest' dedi ve sen dedin ki 'bela' 'Bela'nin sırrı nedir, çekmektir bela Mevlana
Zeynep Arkan, Hece Dergisi, Sayi 213
...Dünyayı insan anlamlandirir ve bu anlam dünyanın sanal kopyasinda çogaltilip yok edilmektedir. Dünyayı internette çoğaltıp paylaşarak dünyadan ve edebiyatın o çok özel alanından uzağa düşmemek için edebiyatcilarin özel cabası gerekli. Çünkü yalnızca edebiyat değil her şey şiddetli bir biçimde degersizlestirilmektedir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Zeynep Arkan, Hece Dergisi, Sayi 213
Kitlelerin tepkisi ya da sessizliği her şeyin üstümüzden kayıp gitmesine asla engel olamaz. Dijital yerli olan genç bir şair, dijital göçmen olan yaşlı bir şairin şiirini sanal ortamda dolaşıma soktugunda şiirin üstümüzden kayıp gitmesine engel olamaz. Sosyal medyadaki bir okur, şiir kitabı satın alıp bir kahve fincaninin altına koyduğunda o kitabın bir fetiş nesnesi olarak üstümüzden kayıp gitmesine engel olamaz. Iraklı, Suriyeli, Gazzeli ölü bedenlerin fotoğrafları sosyal medyada paylaşıldığında hissedilen o acının üstümüzden kayıp gitmesine hiçbir şey engel olamaz. Çünkü sıradaki ileti, görsel ve paylaşılan bilgi bir öncekinin yerine geçmek için akiyordur.
Rasim Özdenören, Hece dergisi, sayi 227
- Sanki her gün görüşüyoruz. Gene de özlüyorum. Gene de seni bulamıyorum. -Şaşkın! -Seni özlüyorum. -Niye geldin? -Seni özledim. -Başka? -Seni özleyeceğim. -Başka? -Özlemekten başka bir şey bilmiyorum.
Reklam
Gecenin notu olsun
"Alacaklı gibi yaşarsan alacaklı ölürsün. Bütün alacaklilar mutsuz ölür." Sinan Canan
Murat Menteş Köşe Yazıları' ndan
Herhangi bir kentin panoramik fotoğrafına bakarak, orada oturanların ekonomik, psikolojik, eğitimsel… her türlü durumunu anlayabiliriz. Kentte meydan yoksa, demokrasi gelişmez. Yaya yolları darsa, bireye saygı kıttır. Yapılar çok katlıysa, kanser yaygındır. Çünkü komşuluk ölmüştür.
Murat Menteş Köşe Yazilari'ndan
...Zenginlik, kimsenin senden alamayacağı değerlerin toplamıdır. Senin bilgindir, ahlakındır, özgüvenin, terbiyen, letafetin, tebessümündür. İnsanlar kitap okumakla zenginleşir. Milyarderlik kimseyi muhtaçlıktan sıyırıp almaz.
Psikiyatris Agah Aydin: Sevgiyle sakatlanan biri sevgiyle iyileşir.
Murat Menteş Köşe Yazilari'ndan
Victor Hugo'ya sormuşlar: 'Bugüne dek aldığınız en büyük ödül, sizi en çok sevindiren iltifat hangisiydi?' Büyük yazar şöyle demiş: 'Karlı bir kış gecesiydi. Eş dostla yiyip içmiştik. Mesafe kısa diye, evime yürüyerek dönüyordum. Fena halde sıkışmıştım. Hızlı adımlarla, malikanemin bahçe kapısına vardım. Kilitliydi. Var gücümle uşağıma seslendim: 'İgooooooor!' Defalarca haykırmama karşın İgor'un beni duyduğu yoktu. İdrar torbam Atlas Okyanusu büyüklüğüne ulaşmıştı. Altıma kaçırmak üzereydim. Yaşlılık işte. Çaresiz, bahçe duvarına yanaştım, etrafa bakındım, görünürde kimse yoktu, pantolonumu indirdim ve su dökmeye başladım. Tam o sırada arkamda bir at arabası durdu. Arabacı nefret dolu bir sesle 'Seni haddini bilmez, buruşuk p.ç kurusu! Orası, Sefiller'in yazarı Victor Hugo'nun evinin duvarıdır!' dedi. İşte, hayatımda aldığım en gurur verici ödül, bu sözdü.'
Reklam
Murat Menteş Köşe Yazılari'ndan
...Halbuki, Hz. Muhammed'in çok sayıda kedisi vardı. En sevdiği kedinin adı Müezza'ydı. Bir gün, hırkasının üstünde uyuyan kediyi rahatsız etmemek için, hırkanın kolunu usulca kesmiştir. Peygamber'den en çok hadis aktaran Abdullah bin Sahr, sahipsiz kedi yavrularını besleyip büyütmekle meşhurdu. Bu nedenle, Ebu Hureyre [Yavru kedilerin babası] adıyla bilinir. Kucağında, cübbesinin ceplerinde yavru kedilerle gezerdi...
Murat Menteş Köşe Yazilari'ndan
GÖNLÜN VİTAMİNİ, RUHUN GIDASI Zevk sahibi olmak ile birtakım şeyleri beğenmek bir değildir. Zevkler; arayarak, öğrenerek, çaba sarf ederek kazanılır. Buna 'terbiye' denir. Sizi ilk anda ayartan melodilerle kulağınızı doldurursanız, ruhunuz sağlıksız beslenir. Popüler müzik ile klasik müzik arasındaki farka bir bakalım: Popüler müzik, -çoğunlukla- ortalama beğeniyi ölçü alan ve kitlesel ilgi çeken veya çekmeyi hedefleyen 'işleri' kapsar. Ticari niteliği belirgindir. Klasik müzik ise üzerinden yıllar, asırlar geçtiği halde değerini kaybetmeyen eserlerin adıdır. Sanatsal yetkinliği ön plandadır. Popüler eserlerin derecesini anlayabilmek için, klasikleri bilmek gerekir.
Murat Menteş Köşe Yazilari'ndan
22 Ağustos gecesi Brett Cohen, Times Meydanı'nda badigartlarının arasında yürürken, paparazziler tarafından kuşatılmıştı. "Brett buraya!" diye seslenen fotoğrafçılara gülümsüyordu. Flaşlar, 21 yaşındaki Cohen'in gözlerinde ve dişlerinde yansıyordu. Derken etraftakiler bu ünlü simayı tanıdı ve ondan imza istemeye, onu öpmeye ve onunla fotoğraf çektirmeye başladılar. Genç kızlar, Brett'e adeta tapıyordu: "Breeeeett! Seni seviyoruuummm!" Vatandaşlar, ona dokunabilmek, hiç değilse yakın olabilmek için birbirini eziyordu. Muhabirlerin sorularını cevaplayan hayranlar "Brett'in ilk single'ı harika", "Onun, Hollywood'a yeni bir soluk getireceği kesin", "Karşı konulmaz bir cazibesi var"... diyorlardı... Cohen, gerçekte sıradan bir üniversite öğrencisi. Ne albümü, ne filmi var. Paparazzileri ve korumaları deney için kiralamış.
Murat Menteş Köşe Yazilari'ndan
...Bana öyle geliyor ki, teröristler ile ortak paydamız, sevgisiz büyütülmüş olmak.
Ögretmen olmak
Bundan dört yıl önceydi. Mezun olduktan sonra bir ortaokulda ücretli öğretmenliğe başladım. Birinci dönemi bitiremeden yeni öğretmen atandı ve okuldan ayrılmam gerekti. Bunu duyan minik öğrencilerim etrafımı sarıp ağladılar. Kendi aralarında, bana hatıra bırakmak için mektuplar yazmaya karar vermişler. Bir tanesi "Öğretmenim, siz buradan giderseniz biz çok ağlarız. Buralar göl olur yazıp yanına da ağlayan bir surat çizmiş. Çizdiği surattan akan göz yaşları da dalgalı bir halkada birikmiş. Üzerinde göl yazıyor. Görünce güleyim mi ağlayayım mi bilemedim. 11 yaşındaki Rabia' yi hiç unutmadım. Ve o günden bu güne iyi ki öğretmen olmuşum diyorum.
Günün sürprizi
Bugün kitap fuarına gittim. İlk duragim kitapların daha da uygun olduğu sahaflar bölümüydü. Gözümü dört açıp raflar arasından güzel kitapları çekip çıkardım. Adnan Binyazar'in Masalını Yitiren Dev kitabı da bu kitaplardan biriydi. Eve gelince aldığım kitapları incelemeye ve üzerlerine tarih atmaya başladım. Bir de ne göreyim: kitap yazarından imzalı. Tam da üzülüyordum bütün güzel yazarlar hafta sonu geliyor, kitaplarımı imzalatamiyorum diye. Gerçi adıma imzalanmış değil ama olsun. sonuçta yazarın şahane yazısı ve imzası şu an ellerimde:)
Reklam
Şimdi tv' den
Edepsize haddini bildirmek yoksula hırka giydirmek gibidir.
Biraz önce öğrencilerime "yöreye göre değişmez " cümlesini yazdırıyordum. 9. sınıf öğrencim "yöreye yazarken y ile mi ğ ile mi yazacağız hocam" dedi. Devekusu misali başımı toprağa gömmek istedim.
Yengemden akşamin incisi
Dünya tuz gibidir. Insan yaladıkça harareti artar.
Kitap arşivinde bulamadığım bir kitabı nasıl ekleyebilirim?