Karbon kopya kağıdı gibi tüm düşünceler
Benliği olmayan tekrarlarına takılan ..
Saydamligimiz sadece dilden çıkan kelimelerde
Coşkulu kendinden emin ...
İçsel faziletimiz cıkmayan derinlerde
Saklanmis çikmaya umudu olmayan yerlerde..
Uzaklardan el sallansa da beri gelemez
Zedelenmiştir artık o eller ,diller ,kalemler...
Hortlayamaz artik mezar olmus topraklarda
Sahteligin fotoğrafları çekiliyor her bir tarafta
Ürkek fikirler kenara sığınmış, sindirilmiş
Zehirlenmenin endişesin de kabuğunda güvende...
Cok derin sevgiler onurlandırılmıyor.
Çünkü acılar kondurur duruşlara ,
Derin bakislar , derin sızılar barındırır mimiklerde
Her bakışın göremediği ifadeler vardır oralarda
Diller ,her kulağın anlayamayacagi sözler barındırır..
Hissedilenlerin en yücesi vardr o yüzlerde
Derinliğin ağırlığını taşımaktan....
Mütevazı tavrının kamburu vardır sırtlarında..
Bazen ezilen bazen itelenen
Bazen de daha cok acı çeksin diye yüceltilen olmuştur.
O yüzden kimse yüklerin altında ezilenleri
Onurlandırmak istemiyor....
“Belki de sevdiğiniz insanları düşünmektesiniz ama daha derine inin… Sonunda, sevdiğinizin onlar olmadığını göreceksiniz. Siz, bu sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz. Siz arzuyu seviyorsunuz, arzu edilen şeyi değil…”