Benim için her şey bitti artık.
Bu tıpkı gökteki parlak bir yıldızı sevip
Onunla evlenmeyi düşünmek gibi.
Oysa o kadar yukarlarda ki o.
Onun dünyasına giremediğime göre,
Yetinmeliyim uzaklardan gelen parlak ışığıyla.
Yine birisi için önemli olmayı ne kadar çok özlüyordu; kürsülerde önemli olmak değil, bir hayır kurumunun parçası olarak önemli olmak değil ama özel bir şekilde önemli, yalnızca başka biri için, tamamen özel, başka kimsenin bilmeyeceği veya fark etmeyeceği şekilde. Bu kadar çok insanla dolu bir dünyada yalnızca bir tanesine sahip olmayı istemek, milyonlarcasının içinde yalnızca birini kendine istemek pek de büyük bir şey gibi gelmiyordu. Ona ihtiyacı olan, onu düşünen, onun yanına gelmeye hevesli olan biri... ah, ah, insan nasıl da fena halde istiyordu değerli olmayı!
Ah, ama acı bir rüzgar eserken üzerinde hiçbir şey olmaması ve asla bir şey olmayacağını bilmek ve iliklerine kadar üşüyüp sonunda donarak ölmek... işte buna benziyor, insanın kendisini sevmeyen biriyle yaşaması.
Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz? Düpedüz sarıl bana dedikten sonra, sarılmanın ne anlamı kalır! Olmayacak duaya amin deme duygusunu yaşıyorum sürekli.
Benim hayatım pahasına sevdiğim kadın, bir başkasının karısıydı. O karı koca, şimdi hemen üstümdeki odada birlikte uyuyordu. Sadece bunu düşünmenin bile uyumama izin vermeyeceğini hissettim.
Nefret edilesi, nefret edilesi ve yine de sevgili, sevgili Michiko. Ahh, Michiko! Özlediğim Michiko. Aşkımız için hayatımı ortaya koydum. Benim hayatım. Benim her şeyim! O sensin.
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilemezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epice yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.