Zeynep Aksu

Her el insanlığın mutluluğuna ya da sefaletine bir şeyler katar.
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
Sevgili Dost, Yaşlandığında Eyüp Sultan olmak istersen,gençliğinde aşık ol İstanbul'a.
Sevgili dost, Bir bedenin organları gibi olduğumuz söylenmişti bize ve biz buna inanmıştık. Çünkü bu sözün sahibi Peygamberimizdi. Vücudumuzun bir parçasının geçirdiği rahatsızlık hani bütün vücudu ateşler içinde, bırakacak, bütün vücut bu rahatsızlıktan elem duyacaktı? Kol kesilirken dudak gülüyor,ayak kesilirken kollar el çırpıyor,bir göz oyulurken diğer göz futbol maçı izliyor. Bir cinnet olmalı bu!
Sayfa 137Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Spurgeon'un tabiriyle: "Gerçek,çizmelerini giymekle meşgul olduğu sırada,yalan bütün dünyayı dolaştı."
Sayfa 181Kitabı okudu
Sıcaktan kaçan ve bir ağaç gölgesine sığınan adam, ne gariptir ki,ağaçtan hoşlanmaz da gölgeyi sever,diyor Molla Cami
Reklam
Sabah sabah insanını denedim dünyanın Cimriliklerle dolu deriler yürüyordu Başka birşey göremedim Sonra kanaat kınından bir kılıç çektim Keskin tarafıyla onlardan Ümitlerimi kestim. İmam Şafi
Karşısında konuşacak birinin bulunmasının, kendi kendine ya da denizle konuşmaktan ne kadar güzel olduğuna kuşku mu vardı?
Çaresizliğe kapılmak niye diye düşündü.Hem bu hatırı sayılır bir günahtır bence.
Sayfa 112Kitabı okudu
Çünkü iyi şeyler yüksek sesle söylenirse olmayıverirdi.
Yaşlılık benim çalar saatim, dedi.İhtiyarlar neden o kadar erken uyanır ki?Uzun bir gün daha yaşamak için mi?
Reklam
Yıldızlar gece çıkıyor.Yıldızları görmek isteyen insan geceye razı olmalı. Hayatının yıldızlarına ulaşmak istiyorsan, içindeki geceye razı olmalısın.
Sayfa 318Kitabı okudu
Hayatın zenginliği hisse senetlerinde değil, hissi senetlerdedir.
Şairin önünde bir kül yığını vardır; ısınmak için evde bulduğu pek çok eşyayı yakmıştır. Birden ayaklarının çıplak olduğunu görürler...Külü karıştırınca da yarısı yanmış bir ayakkabı tabanı bulurlar... O an hepsinin bakışı odanın tüm duvarını kapsayan kütüphaneye yönelir. Kütüphanedeki tüm kitaplar yerinde durmaktadır. Rafların hiçbirinde, bir tek kitap alındığında, bir çocuğun çekilen ön dişinin boşluğu gibi duran karartı yoktur. Şair ayakkabılarını yakmış ama bir kitabını bile ateşe atmaya kıyamamıştır!
Son derece zeki bir öneri sonucu ortaya atılan çözüm, sorunu kökten halleder: Abdülaziz'in ayakkabılarının tabanı açılacak, içine İstanbul toprağı serildikten sonra yapıştırılacaktır. Böylelikle padişah dünyanın neresine giderse gitsin kendi toprağına basmış,kendi toprağından dışarı bir adım bile atmamış olacaktır! Abdülaziz'in ayakkabıları içindeki toprak sayesinde İstanbul Avrupa'nın birçok köşesini gezmiş olan tek dünya kentidir.
281 öğeden 256 ile 270 arasındakiler gösteriliyor.